Devlet-PKK çatışmasında Türk paramiliterleri - Ayhan Işık

  Ayhan Işık [i] Özet Bu makale, Türk devletinin paramiliter örgütlerinin zaman içindeki dönüşümüne ve bu örgütlerin muhaliflere, özellikle Kürtlere, karşı “kullanışlı” bir araç olarak nasıl kullanıldığına odaklanmaktadır. Paramiliter gruplar, yaklaşık kırk yıldır devam eden Türk devleti ve PKK arasındaki çatışmaların ana aktörlerinden biridir. Bu gruplar, 1980’den beri, özellikle savaşın yoğun olduğu zamanlarda bazen yardımcı kuvvet olarak, bazen de ölüm timlerine dönüşerek, PKK’yi desteklediği düşünülen Kürt sivillere karşı faili meçhul cinayetler, zorla kaybetmeler ve yargısız infazlarda resmi ordu güçlerinin yanında  kullanılmışlardır. Yazıda, Türk devlet elitlerinin bu aparatı yalnızca iç siyasette değil, Orta Doğu’da ve Kafkasya’daki çatışmalarda kullandığını hatta devletin bu paramiliter geleneğini Batı Avrupa’ya kadar genişlettiğini tartışacağım. Paramiliter Örgütlerin Oluşumu Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden bu yana yüz yıldan fazla bir zamandır, farklı Kürt siyasal hareke

İnterkomünalizm: Kara Panter Partisi'nin "Baş Teorisyeni" Huey P. Newton'un teorileri (II) - Delio Vasquez

Yazının birinci parçasını buradan okuyabilirsiniz.

 

2. Diyalektik Materyalizm

“Güç, fenomenleri tanımlama ve onları istenilen şekilde hareket ettirme yeteneğidir.”

“Gençler genellikle devrimcinin rolünün, tanımlanması kolay ve mutlak olan bir dizi eylem ve bir dizi ilke olduğunu düşünüyor. Ama onlara açıklamaya çalıştığım süreçti: devrim, en temelde, gelişme sürecinde eski ve yeni arasındaki bir çelişkidir. Zamanın belirli bir noktasında her şey devrimci olabilir, ancak öğrencilerin çoğu bunu anlamıyor. Ve diğer insanların çoğu da bunu anlamıyor.”

Felsefenin her zaman pratik bir amaç için  -“iyi bir hayatın” nasıl yaşanacağını daha iyi anlamak- var olduğu Antik Yunan yaklaşımıyla tutarlılık içerisinde olan Newton'a göre, bu arayışın gerçekleşebileceği dünyaya dair felsefi bir inceleme ve anlayış olmaksızın hiçbir etik, sosyal veya politik amaç devam ettirilemez. Bu nedenle Newton, interkomünalizm hakkındaki açıklamasına ilk olarak gerçeklik bilgisine nasıl ulaşılabileceğine ilişkin bir dizi araştırmayla başlar.

Newton'un 1970'de Boston College'daki sunumu, bu epistemolojik arayışa ilk olarak ampirizmin yapısının ve subjektiflikteki temelini ve sonuçta ortaya çıkan sınırlarını, gözlemin güçlü yanlarını ve eksikliklerini, bilimsel yöntemin incelenmemiş gerçekler olarak ele alan a priori varsayımlara bağımlılığını belirleyen bir açıklamayla başlar. Daha sonra Kant'tan yola çıkarak analitik akıl yürütmenin avantajlarını tartışır ve ardından Marksist bir diyalektik materyalizm felsefesinin, dünyadaki fenomenlerin nasıl oluşturulduğunu ve dönüştürüldüğünü daha iyi açıklamak için hem ampirizmin hem de rasyonalizmin (saf aklın) güçlü yönlerinden yararlanmaya çalışır: “Marx, bir sosyal bilimci olarak, diğer sosyal bilimcileri, fenomeni veya bir fenomeni, onu çevresinden  yalıttıkları, bir kategoriye soktukları ve bir kez çıkarıldığında çevresinin etkisiyle fenomenin dönüştüğü gerçeğini kabul etmedikleri için eleştirmiştir.” 1971 yılında Yale Üniversitesi'ndeki sunumunda, konuşmasının bu kısmına idealizm ile materyalizmi karşılaştırarak başlar. Burada yeniden yazdığımız 1974 metninde, hem idealizmi hem de materyalizmi yaklaşık olarak Kartezyenvari bir şüphecilik dizisine tabi tutmuş ve bu şüpheci zeminden yola çıkarak, Kara Panter Partisi'nin ideolojik olarak materyalist olmayı seçtiğini ve özellikle her şeydeki “temel iç çelişkileri” tanımlayarak gerçeği açıklayan diyalektik materyalizmi benimsediğini bize bildirmiştir.

Bunu burada savunmak tam olarak mümkün değil, ancak Newton'un yazıları boyunca epistemolojik argümanlarının daha yakından izlenmesi sonucunda, Newton’un zaman içinde şüphecilikten olumlu bir ontoloji öne süren ve böylece daha net siyasi olanaklar sunan olumlayıcı felsefeleri benimseyen kişiye doğru bir değişimin ortaya çıktığına inanıyorum. Şüphecilikten ve hatta kısmi nihilizmden bu stratejik kayma, özellikle onun hücre hapsinden salıverilmesinden sonra belirgindir ve bundan sonra kendisine rehberlik edecek felsefesi  olan diyalektik materyalizmi benimsemesiyle doruğa ulaşır.

Diyalektik materyalizm, Newton'un dünyanın ne olduğuna ve onda ne tür faaliyetlerin mümkün olduğuna dair kavramlarını yapılandırdı. Ona göre diyalektik materyalizm, hiçbir şeyin durağan olmadığını, hiçbir şeyin yalıtılmış olmadığını, dünyanın sürekli akış ve antagonizmalar yoluyla dönüştürüldüğünü ve bu dönüm noktalarına ilişkin bir tür bilginin bir gözlem ve rasyonel düşünce birleşimi yoluyla elde edilebileceğini açıkça ortaya koymuştur. Diyalektik materyalizm ayrıca, herhangi bir durumda çatışmanın kilit merkezinin nasıl değişebileceğini belirlemeyi mümkün kılan bir yöntem olarak hizmet eder. Buna göre KPP bir örgüt olarak mücadeleyi deneyimledikçe ve ona yansıdıkça hem stratejisini hem de taktiklerini sürekli olarak uyarlıyordu. Parti tarihinin başlarında, siyah milliyetçiliğinden devrimci milliyetçiliğe en belirgin geçişleri, 1966'da “Siyah Topluluğumuzdaki beyaz adamın soygununun sona erdirilmesinde” ısrar eden On Nokta Programında resmen kodlandı. 1969'a kadar, bunun yerine “Siyah ve ezilen topluluklarımızın kapitalistleri tarafından soyguna son verilmesi” çağrısında bulundu.

KPP'nin Illinois şubesi başkanı Fred Hampton, partinin diyalektik materyalizmi kullanmasını metafor yoluyla açıkladı:

“Daha önce hiçbir cismi alıp sündürdüğünüz, alabildiğince esneterek ve neredeyse kendi sınırlarını aşıp bambaşka bir şeye dönüştüğünü gördünüz mü? Peki ya bu cismi iki şey olacak kadar sündürmeye devam ederseniz? Aslına bakarsanız bazı şeyleri bu kadar uzatırsanız başka bir şeye dönüşür. Hiçbir yemeği başka bir şeye dönüşecek kadar uzun süre pişirdiniz mi? … Siyasetle ilgili konuştuğumuz şey tam olarak bu. Bir cismi daha da ileri gidemeyecek kadar uzatırsanız, elinizde ne olur biliyor musunuz? Antagonist bir çelişki.”

Newton'un diyalektik materyalist dünya anlayışına göre, çelişkiler her yerde mevcuttur, ancak yalnızca belirli çelişkiler antagonistik çelişkilerdir ve bunlar körüklendiğinde tanım gereği kaçınılmaz olarak eldeki tüm dinamiği değiştirecektir. Newton'un gözle görülür biçimde Maoist olan diyalektik anlayışı, belki de en çok “Ütopya: Evrensel Yaşam Enerjisi”nde ete kemiğe bürünmüştür. Bu yaklaşımı takip eden Newton, gerici interkomünalizmin, kendi potansiyel yıkımının koşullarını -devrimci interkomünalizm biçiminde- zorunlu olarak yarattığını ileri sürer.

 

3. Devrimci İnterkomünalizm

“İnsanlar üretim araçlarına , kitle iletişim araçlarına vs. el koyduklarında hala ırkçılığa, etnik merkezciliğe, çelişkilere maruz kalacaklardır. Ancak toplumun tüm üretken ve kurumsal birimlerinin -yalnızca fabrikaların değil, medyanın da- kontrolünün halkın elinde olacağı gerçeği, onların bu çelişkileri çözmeye başlamalarını sağlayacaktır. Yeni değerler, yeni kimlikler üretecek; insanlar kültürel ve ekonomik koşullara dayalı eski çatışmaları çözerken, yeni ve özünde insani bir kültür oluşturacaktır. Bir noktada niteliksel bir değişimle, halk, devrimci interkomünalizmi komünizme dönüştürmüş olacak. Biz buna ‘komünizm’ diyoruz çünkü tarihin bu noktasında insanlar sadece toplumun üretken ve kurumsal birimlerini kontrol etmekle kalmayacak, aynı zamanda bu şeylere karşı kendi bilinçaltı tutumlarına da sahip olacaklar; ve tarihte ilk kez, içinde yaşadıkları maddi dünyayla -insanlar, bitkiler, kitaplar, makineler, medya, her şey- daha  bilinçli bir ilişkiye sahip olacaklardır. Böylelikle, güç sahibi olacaklar, yani çevrelerindeki olguları kontrol edecekler ve onu istenilen şekilde hareket ettirecekler ve kendi gerçek arzularını bileceklerdir. Bu süreçteki ilk adım, insanların kendi topluluklarına ele geçirmeleridir.”

Newton, diyalektik materyalizm anlayışını, KPP'nin ideolojik ve stratejik dönüşlerine hem yanıt vermek hem de liderlik etmek için kullandı. Newton'a göre, Kara Panter Partisi siyah milliyetçi bir örgüt olarak başladı. “Geçmişte çoğu insanın, sorunlarının bir kısmını uluslar oluşturarak çözdüğünü” gözlemleyerek, çabalarını Siyah insanları ayrı bir topluluk olarak savunmak ve güçlendirmekle ilgili bir politika izlemeye harcadılar. Bununla birlikte, baştan beri, kültürel milliyetçi yaklaşımları da eleştirdiler ve hem Siyahların çoğunun hayatını önemli ölçüde değiştirmedeki etkisizliklerine hem de daha eğitimli ve varlıklı Afrikalı Amerikalılar arasındaki popülerliklerine dikkat çektiler. 20. yüzyılda kültürel milliyetçiliğe yönelik bazı Afro-merkezci yaklaşımlar, zaman zaman, bir birey veya bir topluluğun parçası olarak yeni üretilmiş bir kimliği öne sürerek, kurtuluşun yalnızca farklı giyinmekten veya birinin adını değiştirmekten gelebileceğini ima ediyor gibi görünüyordu. Ancak aynı zamanda, Panterler siyasi eğitime derinden değer verdiler, özellikle gençler üzerindeki derin psikolojik etkisinin farkındaydılar ve Afrika ve Afrika diasporik tarihini öğrenmeyi üyelik için bir gereklilik haline getirdiler. Özellikle Doğu Kıyısı'ndaki Panterler arasında, birinin adını değiştirmek, Kara İslam'ın merkezinde yer alan dini bir gelenekten alınan ve Malcolm X'in, diğer adıyla Hacı Malik El-Şahbaz'ın -1960'larda ve sonrasında sayısız radikal için yeniden icat ve kişisel dönüşümün sembolü olarak hizmet etmiştir-yaşamı aracılığıyla özetlenen yaygın bir uygulamaydı. Bununla birlikte, KPP aynı zamanda kültürel milliyetçiliği her zaman diyalektik bir süreçte yalnızca bir basamak olarak ve devrimi gerçekleştirmek için tek başına yetersiz olarak gördü. Yine de otoriter ya da kapitalist olan ya da Siyahların hâlâ yoksul olduğu Afrikalı ya da Siyahların önderlik ettiği devletleri derinden eleştirdiler. Siyah kurtuluşundan yana olmak, o zaman zorunlu olarak aynı zamanda kapitalizme karşı olmak anlamına geliyordu. Newton, Parti'nin kurulmasından yıllar önce konumuna nasıl geldiğini anlatır:

“Beni sosyalist yapan hayatım ve bağımsız okumalarımdı -başka bir şey değil. Kolektivizmin ve kolektivist ideolojinin faydalarına ikna oldum. Ayrıca, bağlantıya rağmen, genel durumu analiz ederken kavramları ayırmanın gerekli olduğunu kabul etsem de, ırkçılık ile kapitalizmin ekonomisi arasındaki bağlantıyı da gördüm. Psikolojik açıdan ırkçılık, ırkçılığı yaratan ekonomik sorunlar çözüldükten sonra bile var olmaya devam edebilirdi. Kapitalizmi yok etmenin ırkçılığı otomatik olarak yok edeceğine asla ikna olmadım, ancak ekonomik temelini silmeden ırkçılığı yok edemeyeceğimizi hissettim. Bu karmaşık bağlantılar hakkında çok daha yaratıcı ve bağımsız düşünmek gerekiyordu.”

Bu nedenlerle ve daha pek çok nedenden dolayı Kara Panter Partisi, toplumun ekonomik örgütlenmesini siyasi olarak dönüştürmek için dönüştürme ihtiyacına dayanarak hızla devrimci milliyetçiliğe yöneldi.

Bununla birlikte, KPP'nin kuruluşundan sonraki bir yıl içinde Parti liderliği, ABD'deki Siyah topluluğun pratikte, kendi topraklarına sahip ve ekonomik, politik ve kültürel yaşamları üzerinde tam kontrole sahip, güvenli bir ulus-devlet kuramayacağı sonucuna varmıştı. “Gördüğünüz gibi, bu sonsuz bir döngü: ulus olmayı başarmak için baskın bir güç olmamız gerekiyordu; ama baskın bir güç olmak için de ulus olmamız gerekiyordu.” Daha da önemlisi, Newton, Afrikalı Amerikalılar gerçekten de ayrı bir ulus-devlet kurabilseydi -ki bu devlet sosyalist olsa dahi-  ABD'nin işgalinin ve bu ulus-devletin ABD tarafından geleneksel emperyalist veyahut çağdaş “neo-sömürgeci” tarzda bir koloniye dönüştürmesinin kaçınılmaz olacağını savundu. ABD'nin muazzam gücü göz önüne alındığında, çözüm ancak o zaman KPP'nin yurtiçinde ve yurtdışında diğer ezilen halklarla ittifak kurması olabilirdi.

Çağdaş genetik bilimine göre, insanların bugün onlara inandığı gibi ırksal kategoriler açıkça geçersizdir. Bununla birlikte, ırk kategorileri de sadece fantezi değildir ve bireysel kendini ifade etmenin kolay bir yolu olarak kullanılamazlar. Modern ırk kategorileri seçilmez, daha çok empoze edilir, en önemli işlevleri dehümanizasyondur ve siyasi tahakküm ve sömürü süreçleriyle gerçekleştirilirler. Huey Newton'un düşüncesi genellikle siyahlığın bir kategori olarak toplumsal ve politik inşasının farkındalığını yansıtır. Onun sözleriyle: “Elbette beyazlar ve siyah insanlar arasındaki farkı biliyordum, ama ipucu her zaman beyazların bize nasıl davrandığıydı, rengin kendisi değil.” Elbette, tarihsel bir bağlam içinde konumlanan Newton, siyahlık kategorisini belirli maddi dinamikleri (örn. soykırım, sömürgeleştirmenin ırksallaştırılmış karakteri, lümpenleşme, vb.) tanımak ve ayrıca siyasi dayanışma için bir zemin olarak hala gerekli bir kategori olarak değerlendirdi. Oakland merkezli KPP'nin sonraki yıllarında, siyahlık, uluslararası ittifaklara bir engel olarak değil; onları güçlendirmenin bir yolu olarak ekstra vurgu alan bir kategoriydi. Bununla birlikte, Newton nihayetinde “kültürel, ırksal ve dini şovenizmden” kopuk bir “evrensel kimlik” kurmanın politik olarak gerekli olduğunu düşündü.

Mümkün olan her yerde ezilen insanlarla kapitalizme karşı ittifaklar kurmayı hedefleyen Kara Panter Partisi, resmi olarak enternasyonalist oldu ve altı kıtada diğer devrimci örgütler ve ezilen insanlarla siyasi bağlar kurdu. Batılı olmayan sosyalistler ve komünistler 20. yüzyıl boyunca birbirleriyle ve Avrupa-Amerikan kapitalizmine ve emperyalizmine karşı ittifaklar kurmaya çalıştıkları için, tarihsel olarak bu aslında oldukça aleladeydi. Aslında, enternasyonalizm, 1966'da, -Asya, Afrika ve Latin Amerika Halklarıyla Dayanışma Teşkilatı'nın Küba'da kurulduğu yıl- Kara Panter Partisi'nin arka planının bir parçasıydı. KPP üyelerinin ilham aldığı edebiyat ve toplumsal hareketler, Kwame Nkrumah'ın otobiyografisinden, Carlos Marighella'nın Minimanual of the Urban Guerrilla (Şehir Gerillasının El Kitabı)'sına kadar enternasyonalistti. Aynı zamanda, Newton'un Kara Panter Partisi'nin Siyah Amerikalı kimliğiyle ilişkisini yeniden gözden geçirme isteği, birçok yönden -Malcolm X'ten, Devrimci Siyah İşçiler Birliği'ne kadar- ABD merkezli diğer Siyah devrimcilerin zaten yapmış olduğu bir jestin devamıydı. “Siyah” kelimesi yalnızca kısmi Afrika kökenli insanlara atıfta bulunmak için kullanılmıyordu: “Siyah devrim”, Asya ve Latin Amerika'daki devrimleri ve “Siyahlar” ise “Amerika Birleşik Devletleri'nde ve tüm dünyada devrimci mücadeleye katılan tüm beyaz olmayan insanları” içeren  kapsayıcı bir terim olarak kullanılıyordu.

Yine de 1970'e gelindiğinde Newton, enternasyonalizmi bile kusurlu bir devrimci strateji olarak reddetmeye başladı. Bu reddin nedenleri, biri KPP'nin dışında, diğeri de ona içkin olmak üzere en az iki soruna veya “çelişkiye” dayanmaktadır.

İlk sorun, Newton'un gerici interkomünalizm altındaki dünyayı ve onun içinde ne tür bir direnişin mümkün olduğunu anlamasında temellenir. Brown'ın belirttiği gibi, “Huey, Birleşik Devletler kapitalistlerinin dünyanın geri kalanını, toprak egemenliği veya kaynaklar üzerindeki kontrol açısından Birleşik Devletler içindeki ezilen topluluklardan farklı olmayan bir topluluklar topluluğuna indirgemeyi başardıkları sonucuna vardı.” Artık ulustan söz edilemeyeceği için, -ezilen insanlar bir yana-, gerçek enternasyonalizmden bahsetmek imkansızdı. Daha güçlü bir şekilde ifade etmek gerekirse, “insanlar ve ekonomi emperyalist imparatorluğa o kadar entegredir ki 'sömürgelikten kurtulmak', eski varoluş koşullarına geri dönmek imkansızdır”; ve “sömürgeler sömürgelikten kurtulamaz ve orijinal varlıklarına  geri dönemezlerse, artık bu uluslardan bahsedilemez ve bu uluslar asla var olamazlar.” Newton’a göre, bunun yerine yalnızca küresel Amerikan imparatorluğunun daha geniş alanı içinde kurtarılmış bölgeler var olabilirdi. Bu imparatorluk hala var olduğu sürece, bu kurtarılmış bölgeler, hem kapitalizmden hem de emperyalizmden özerkliklerini korumak için sürekli mücadele etmelidir. 1974'te Newton'un Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin ne ölçüde gerçekten bağımsız, komünist ulus-devletler olarak kabul edilebileceğini sorguladığını görüyoruz:

“Kim Çinliler üzerinde tahakküm kurmaya çalışıyor? Amerika Birleşik Devletlerinin ta kendisi… Çinliler, paralarını okullara, hastanelere ve toplumlarındaki kurumlara yatırmak yerine, büyük bir ordu kurmaya zorlanıyorlar. Dolayısıyla, kurtarılmış toprakları, siyahların yaklaşık 4 veya 5 gün boyunca 8 blok tuttukları, yerel polisi ve ulusal muhafızları dışarı sürdükleri, barışın yeniden sağlanamadığı Detroit'teki siyah isyan ve ayaklanmalara gerçekten çok benziyor… Topraklarını sadece 4 gün ellerinde tutabildiler, devrimci bir geçici hükümete sahip olabilirlerdi ve biz bu hükümeti Çin Halk Cumhuriyeti'ni kabul ettiğimiz gibi kabul ederdik... Biz onları bir ulus olarak değil, kurtarılmış bir bölge ve biraz özgür bir topluluk olarak tanıyoruz, ancak onlar  özgürlüğünü ancak sürekli bir mücadele ile koruyabilirlerdi.”

Newton'un karşılaştığı ikinci sorun, enternasyonalizmin Siyah topluluk tarafından nasıl karşılandığıyla ilgiliydi. 1970 yılında hapishaneden serbest bırakılmasının hemen ardından Newton, Kara Panter Partisi adına Güney Vietnam Ulusal Kurtuluş Cephesi'ne, enternasyonalist dayanışmanın maddi bir ifadesi olan birlik teklifini duyurdu. Siyah seçkinlerden gelen tepki, Parti'nin kitle tabanından gelen tepkiden daha az endişe vericiydi:

“…Vietnamlılara asker teklifimiz halktan ve ezilenlerden olumsuz tepkiler aldı. Sosyal yardım alanlar şöyle mektuplar yazdılar: 'Parti'nin bizim için olduğunu sanıyorduk; neden o pis Vietnamlılar uğruna kan dönmek istiyorsunuz?’ Ben buna çözmeye çalıştığımız bir çelişki diyorum. Topluluğumuza biraz terapi vermeye ve bilinçlerini yükseltmeye çalışıyoruz ama önce  şunu kabullenmeliyiz. […] Sorunun esas kaynağı onlar olduğundan, en iyi şekilde ilişki kurulabilmesi için sabırlı bir şekilde mümkün olan her şeyi yapmaya çalışmalıyız.”

Newton'un enternasyonalizm eleştirisi, Siyah topluluğun ideolojik ilişkisini özellikle Amerikan milliyetçiliğiyle ele alma ihtiyacından etkilenmiştir. Amerikalılar olarak -en marjinalize edilmiş, fakir ve aramıza yeni göç etmiş olanlar için bile- en azından sosyal farklılığımıza olmasa da istisnailiğimize ve üstünlüğümüze olan yanlış inancı desteklemeye meyilliyiz. Milliyetçiliğin canlılığı, kısmen, devletin belirli maddi ayrıcalıkları dağıtması ve bir nüfusa, doğumlarının salt ve keyfi gerçeklerine dayanan sembolik bir statü vermesiyle korunur. “Bizim”, “kendimize” bakmamız gerektiğine dair savunmacı imtiyazımız, aslında kendi acımızla derinden bağlantılı olsa bile, kendimizi dünyanın geri kalanının acılarından koparmada oynadığımız aktif rolün üzerini örtmeye hizmet eder. Newton'un, bu gerici eğilimin, enternasyonalizm içinde varsayılan milliyetçilik yoluyla kendisini zorunlu olarak yeniden ortaya koyduğunu tespit edebildiğini ileri süreceğim.

Son yıllarda birkaç teorisyen, diasporik Afrikalıların modernite altında zorlandıkları tarihsel olarak benzersiz konum meselesini ele aldılar -muhtemelen ölçülemez bir boyun eğme ve hatta iğrenme. Bu düşünürler için, köleliğin devam eden bir etkisi olarak diasporik Afrikalıların zorunlu “sosyal ölümü”, Batı toplumunun veya belki de kapitalizmin vazgeçilmez bir özelliğidir. Newton'un bu görüşlerin bazılarının ardındaki temel sezgilerle aynı fikirde olduğu söylenebilir, ancak interkomünalizm açısından zıt sonuçlara varmaktadır.

Newton'a göre, Amerikan İmparatorluğu sınırları içindeki tüm ezilen insanlar bir anlamda sömürgeleştirilmiştir. Ayrıca, Amerika'daki “Siyahlar” dünyanın diğer bölgelerindeki sömürge topluluklarına kıyasla eşi benzeri görülmemiş bir sömürgeleştirilmiş topluluk olduğundan ve imparatorluğun tam merkezinde yer aldığından,  bu imparatorluğu yıkmak için ayrıcalıklı konumdadır. Spesifik olarak Newton, ABD'deki Siyahları gerici interkomünalizme karşı küresel bir devrimin öncüsü olarak hareket etmek için ideal konumda görüyordu. “Siyah Amerikalıların ilk gerçek enternasyonalistler olduğuna inanıyoruz; sadece Kara Panter Partisindekilerin değil, Amerika'da yaşayan bütün siyahların… Kölelik nedeniyle dünyanın dört bir yanına savrulduk ve bu yüzden diğer kültürlerdeki insanlarla kolayca özdeşleşebiliriz. Kölelikten dolayı hiçbir zaman ulusa, köylünün Rusya'da toprağa bağlı olduğu şekilde bağlı hissetmedik.”

Resmi Kara Panter Partisi ideolojisine göre, Amerika'daki Afrikalı diasporik insanlar bir azınlık değil, daha ziyade imparatorluğun temel zenginliğini ve kalbini oluşturmak için yüzyıllar boyunca ithal edilen sömürgeleştirilmiş çoğunluğun üyeleridir. Bu, ABD'deki diğer ezilen gruplar gibi, dünyanın geri kalanının sömürülmesinden “faydalar elde ettiğimiz”, ancak aynı zamanda bu imparatorluğu tabanından sökmek için stratejik bir konumda olduğumuz anlamına gelmektedir.

“Mozambik halkıyla kardeş olduğumuza inanırsak onlara nasıl yardımcı olabiliriz? Silahlara ve diğer maddi yardıma ihtiyaçları var. Ancak  verecek silahımız yok. Malzeme alacak paramız yok. O zaman onlara nasıl yardımcı olabiliriz? … Bizim için savaşamazlar. Biz onların yerine savaşamayız. Ancak ortak düşmanımızın işgal ettiği bölgeyi geri alabiliriz. Yol boyunca birbirimizden öğrenerek ve öğreterek kendimizi özgürleştirebiliriz: Mücadelemiz ve düşmanımız aynıdır.”

Gerici interkomünalist bir dünyada, interkomünalist dayanışma ve devrimci mücadele, kişinin kendi özgürlüğü kadar uzaktakilerin özgürlüğü için de yerel olarak savaşmasıdır. Bu nedenle interkomünalizm, Newton'un devletçi olmayan teorik çerçevesidir -birinin siyasi vizyonunun, sınır ideolojisinin sınırlarını görebilmesi gerektiğinde ısrar eden bir çerçeve.

 

 

Kaynak: Bu metin, “Intercommunalism: The Late Theorizations of Huey P. Newton, ‘Chief Theoretician’ of the Black Panther Party” başlıklı yazıdan, BEP Çeviri Ekibi tarafından Türkçe’ye çevirildi ve redakte edildi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Erkek nedir? - Atakan Mahir

Rojava'da Devrim ve Demokratik Komünal Ekonomi - Ferîk Özgür

Devrim ve Kooperatifler: Rojava Ekonomi Komitesi'yle geçirdiğim zaman üzerine düşünceler (I) - Rojava Enternasyonalist Komünü