Devlet-PKK çatışmasında Türk paramiliterleri - Ayhan Işık

  Ayhan Işık [i] Özet Bu makale, Türk devletinin paramiliter örgütlerinin zaman içindeki dönüşümüne ve bu örgütlerin muhaliflere, özellikle Kürtlere, karşı “kullanışlı” bir araç olarak nasıl kullanıldığına odaklanmaktadır. Paramiliter gruplar, yaklaşık kırk yıldır devam eden Türk devleti ve PKK arasındaki çatışmaların ana aktörlerinden biridir. Bu gruplar, 1980’den beri, özellikle savaşın yoğun olduğu zamanlarda bazen yardımcı kuvvet olarak, bazen de ölüm timlerine dönüşerek, PKK’yi desteklediği düşünülen Kürt sivillere karşı faili meçhul cinayetler, zorla kaybetmeler ve yargısız infazlarda resmi ordu güçlerinin yanında  kullanılmışlardır. Yazıda, Türk devlet elitlerinin bu aparatı yalnızca iç siyasette değil, Orta Doğu’da ve Kafkasya’daki çatışmalarda kullandığını hatta devletin bu paramiliter geleneğini Batı Avrupa’ya kadar genişlettiğini tartışacağım. Paramiliter Örgütlerin Oluşumu Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden bu yana yüz yıldan fazla bir zamandır, farklı Kürt siyas...

Devrim ve Kooperatifler: Rojava Ekonomi Komitesi'yle geçirdiğim zaman üzerine düşünceler (I) - Rojava Enternasyonalist Komünü


 

Eğer toplum varlığını sürdürmek istiyorsa, komünal ekonomiyi esas almalıdır.


Abdullah Öcalan*


Bu yazıda, Kuzey ve Doğu Suriye-Rojava’daki Qamişlo ve Hasekê kantonlarının ekonomik komitelerinde geçirdiğim zamandaki deneyimimi anlatacağım. Özellikle Rojava’da inşa edilen kooperatif ekonomisine odaklanacağım. İkinci olarak ise, kooperatiflerin dünya çapında devrimci bir stratejinin ne derece parçası olabileceğini tartışacağım.

İlk olarak, sizleri ekonomik aktivitenin esas amacını düşünmeye davet ediyorum. Wikipedia’daki bir tanım, ekonomiyi şöyle açıklıyor: “toplumun ihtiyaçlarını sistematik olarak karşılamaya hizmet eden kurumlar ve eylemler”. Kapitalist ekonominin toplumun ihtiyaçlarını karşılamakta başarısız olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Üretim araçlarının özel sermayenin elinde tutulmasının yoksulluk, post-kolonyal yapılar ve varlığımızı bizzat tehdit eden çevre talanına yol açtığı çok açık. Merkezi reel-sosyalist ekonomiler maddi eşitsizlikleri daha az olan bir toplumu kurmayı başarmış olsalar bile kapitalist üretim şeklini sollama çabaları, kapitalist modernite’nin yarattığı sağlıksız insan-doğa ilişkisini yenmeye yetmemişti. Bu deneyim, devlet-kapitalizmi tipi üretim şeklinin de toplumun ihtiyaçlarına göre olan ekonomiyle çeliştiğini gösterdi.

Ne kontrolsüz neo-liberal sermaye piyasaları ne de tam planlı devlet kapitalizmi insancıl bir ekonomik ve sosyal sistemi sağlayamayınca, dünya çapındaki tüm hayal gücünden yoksunlar ve liberaller bariz çözümün iki uç arasında bir yerde olduğu sonucuna ulaşmaya heveslendiler. Ancak, bariz çözümü görebilmek için kişinin kafasındaki, bir ucunda serbest piyasa ekonomisi diğer ucunda tam planlı reel-sosyalist ekonomi olan hayali düz çizgiyi terk etmesi gerekiyor. Bunun yerine, kendimize basitçe ekonominin amacının “toplumun ihtiyaçlarını karşılamak” olduğunu hatırlatmamız gerekiyor. Ve kendi ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağını en iyi kim bilir? Halkın kendisi. Bu yüzden, alternatif bir ekonomi inşa etmenin tek mantıklı yolunun, halkların üretim araçlarını geri alması olduğu görünüyor. Bu da muhakkak, kooperatifler gibi yapılara dayanan ekonomilerin inşasıyla sonuçlanır.

Kooperatif nedir? İsminden anlaşılacağı üzere bir kooperatif işbirliğine dayanır. İnsanlar birbirleriyle rekabet emek yerine işbirliği yaparlar. Kooperatifin ayırıcı iki özelliği, üretim araçlarına kooperatifin üyelerinin sahip olması ve kararların demokratik ve kolektif şekilde tartışılıp alınmasıdır. Bunun ötesinde, kooperatifler baskının sadece ekonomik kısmıyla mücadeleyle sınırlı kalmaması gerektiği için (yeniden) üretimin, ilişkilerin ve toplulukların yeni formları eş zamanlı olarak gelişmesi gerekir.

Demokratik konfederalizm ve kooperatifler

Burada, yaygın olarak Rojava diye bilinen Kuzey ve Doğu Suriye’de, Abdullah Öcalan’ın önerdiği Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin yeni paradigması olan demokratik konfederalizm inşa ediliyor.


*“Eğer toplum varlığını sürdürmek istiyorsa, komünal ekonomiyi esas almalıdır.”- Abdullah Öcalan

Hakim kapitalist modernite’ye karşı olan bu alternatife uygun olarak Rojava Devrimi, kadınların özgürleşmesini, tabandan demokrasiyi ve sosyal ekolojiyi devrimin sütunları yaparak dünya çapında ilgi çekti. Demokratik modernite’nin bir diğer prensibi ise komünal ekonomiye dayalı ekolojik endüstri ve kooperatifler. Bu sebepten ötürü, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, kooperatifleri inşa etmek için olan projeleri finansal ve materyal gereçlerle desteklemekle kalmayıp, mahalleleri, köyleri ve aileleri her gün ziyaret edip komünal ekonominin prensiplerini ve yerel bir kooperatifin orada nasıl kurulabileceğini tartışıyor. Demokratik konfederalizm paradigması bulunan an ve yerde alternatifleri inşa etmenin öneminin altını çiziyor, tıpkı Gençliğin Manifestosu’nda tanımlandığı gibi: “Bugün inşa direnişi izliyor. Nerede imkan varsa, inşa hemen gerçekleştirilir. Eğer bir saldırı varsa, savunulur”.

Kuzey ve Doğu Suriye ekonomi komitesi, kooperatif ekonominin uygulanışının temel ideolojik prensiplerini gösteren, kooperatif ekonominin çökmesini engelleyen somut kurallar ve kooperatiflerde farklı toplulukları içeren demokratik bir organizasyonun yanı sıra meclislerin de düzenli bir şekilde pratiğe dökülebileceğini öneren düzenlemeler yayınlıyor. Bu düzenlemelere göre kooperatiflerin rolü ekonominin yukarıda anlatılan amacıyla yakından alakalıdır: “toplumun temel ihtiyaçlarını karşılama ve çevreyle uyum, kooperatif aktivitelerinin temeli olarak alınır”.

Ayrıca, “Kooperatifler, günlük hayatta ve işte cinsiyetçiliğe karşı efektif bir şekilde mücadele eder. Kadın iradesini teşvik eden ve kadınların üzerindeki yükleri kaldırmaya yönelik bir iş bölümü amaçtır. Kooperatifler, kadınların sosyal ve ekonomik hayatta daha aktif olması için yolu açar. Kooperatif işte, kadın hukuku kadınlara özgün meselelerde esastır”.

Kooperatiflerin amacı, “kendini temel alan ahlaklı ve politik bir toplumun gelişimi için sosyal sorumluluk ruhunu inşaa etmek” olmasının yanısıra, “savaş ekonomisinin koşullarına göre toplumun temel ihtiyaçlarının üretimidir”.

Herhangi bir kooperatif kurulu, en az üç ayda bir toplantı alır. Kurulda, yönetim, finans ve arşiv komiteleri yanı sıra kooperatifin prensiplerinin uygulandığını gözetleyen izleme komitesi de seçilir.

Kooperatifin geliri şu şekilde dağıtılır: %5 kooperatif birliğine gider, %25 kooperatiflerin genişletilip yaygınlaşması için olan fona gider, geri kalan %70 ise kurulun kararına bırakılır -genellikle üyeler arasında dağıtılır. Kesin sayılar, tıpkı bu talimatların pek çoğu gibi, dogmatik bir şekilde sabit değildir ve tartışmalardan sonra farklı durumlara göre düzenlenebilir. Ancak, bölgesel yapıya (kooperatif birliği) maksimum %5 gitmesi değişemeyecek tek kuraldır: daha az olabilir ama otonomiyi sağlamak adına fazlası olamaz.

Pratikte Kooperatifler

Ulus-devletlerin baskıcı ve emperyalist politikalarının gizli ideolojik meşrulaştırması olan kapitalist modernite’nin ana akım ekonomik teorisi, (egoist) bireyi esas ekonomik özne olarak görür. Farklı gruplar bile, bir rasyonel bireyin çıkarı için çalışanlar olarak basitleştirilirler. Bu teorinin büyük oranda Batılı beyaz erkekler tarafından icat edildiği göz önüne alınırsa, bu hiç de şaşırtıcı değildir. Kendi toplumlarında, insan kavramını “doğalında” bireyci hareket eden ve maksimum fayda güden olarak uygulamayı büyük oranda başardılar. Ortadoğu dahil olmak üzere dünyanın pek çok diğer bölgesinde insanlığın bu imajı, halkın gerçekliği ve düşünce şekliyle örtüşmüyor. Mesela, Kuzey-Doğu Suriye’de kimse bana köylerinde kaç kişinin yaşadığını veya kooperatiflerinde ne kadar insan olduğunu söyleyemez. Kullanılan birim neredeyse her zaman ailedir. Bundan ötürü, aileden ekonomik ve sosyal özne olarak bahsetmek (nesneden ziyade!) daha mantıklı.

Rojava’daki kooperatiflerin çoğunluğu, sebze meyve ve mahsul eken tarımsal kooperatifler. Ancak, çiftlik hayvanları (kuzu, inek, tavuk) işinde olduğu gibi, fırınlar, restoranlar, giysi dükkanları, terzi, berber, dikiş, tuz üretimi ve elektrik gibi çeşitli düşük yoğunluktaki üretim ve hizmet alanlarında uğraşanlar da var. Daha kompleks ve teknoloji yoğunluklu tarımsal sektör harici üretim-kooperatifleri için kısıtlayıcı iki faktör, zaman zaman somut üretim sürecine dair bilgi eksikliği ve daha da önemlisi gerekli ekipman ve makinelerin yokluğudur. Bu, rejimin bölgeye karşı geçmişten gelen devlet içi sömürgeci ekonomik politikaların ve günümüzdeki ambargonun direkt bir sonucudur. Somut bir örnek olarak, geçtiğimiz aylarda çorap üretimi için kooperatif kurmak isteyen ama organize olmak için gerekli araçları olmayan kadınlar vardı. Genel olarak, kooperatifler mahallenin veya köyün komünlerine ve hatta birkaç başka komünlere direkt olarak bağlılar. Bu, yapılan aktivitenin yerel halkın yararına işlediğini temin ediyor.

Hasekê’nin ekonomik komitesinde geçirdiğim zamanda, bir kooperatifi sıfırdan kurma sürecinin bir parçası olma şansım oldu. İlk adım olarak, antik yerleşim yeri Til Beydar ve sınır kasabası Dirbêsiyê arasında kalan bir köydeki bir aileyi ziyaret ettik. Mecburi çayı içerken, aileye tüm köyle bir kooperatif kurmanın nasıl karşılandığına dair fikirlerini sorduk -diğer köyler razı olacak mıydı? O gün, bir ilk izlenim olması ve bir müzakere başlatması açısından, sadece durumla alakalı olabilecek koşulları sorduk: Toprağın durumu nedir? Köylüler köylerinin etrafındaki topraklara zaten sahipler mi? Sahadaki fiziksel işi yapmak için köyde kalıcı olarak yaşayan yeterli sayıda kişi var mı? Suyun durumu nedir? Numaralarımızı aldık ve aileye tüm köyle bir görüşme organize etmelerini istedik.

Yaklaşık bir hafta sonra, herkesin bizi beklediği köye geri döndük. Tüm köylülere neden bu projeyi başlatmalarını önerdiğimizi kısaca açıkladıktan ve birkaç soruyu cevaplandırdıktan sonra, kendi aralarında atılacak gelecek adımları tartışmaya başladılar. Öz-yönetim, sadece bir hafifletme görevi oynamak istiyor. Gerekirse yönetim tohumları sağlar, kuyuların inşası için yardım eder veya elektrik tedariğini geliştirir. Kooperatif, öz-yönetimden aldığı desteği geri öder. Gelgelelim ki, faiz gibi bir şey olmadığı gibi, kooperatifler, geri ödemekte sorunlarla karşılaştığı durumlarda (mesela kötü bir hasat veya tarlaların yakılması) borcu ödemek zorunda değildir veya ödemeyi yıllara yayabilir. Bu köyde ise, temel tarım için altyapı uygundu. Sonuç olarak, köy halkı süreci başlatması ve mahsul ve teknikler hakkında bilgi toplaması için sorumluluk alacak üç kişide karar kıldı. İki-üç hafta içinde tekrar görüşmeye karar verdik. Hasekê’ye geri yola çıktığımızda hava çoktan kararmıştı ve uzaktan Kuzey Kürdistan’daki Mardin şehrinin parıldayan ışıklarını görebiliyorduk. Yorgun olsak bile, Rojava ovalarını zenginleştirmek için yeni bir kooperatif olasılığı sayesinde keyfimiz yerindeydi. 

Farklı bir günde, sekiz farklı köyden gelen ve elli bir aileden oluşan bir kooperatif görüşmesine katıldık. Görüşmedeki herkesten daha yaşlı olan zeytin ağaçları sıralarının altındaki köylerden birinde toplandık.

 

Birleşik kooperatifin bazı üyeleri zeytin ağaçlarının altında otururken zorlukları tartışıp ve bizim sürdürülebilir uzun-dönem çözümümüzü dinliyorlardı: otonomi.

Bu köyler çoğunlukla buğday ekimi üzerine olan ortak bir tarım kooperatifi yürütüyorlar. Gelgelelim ki, o gün tartışma genel olarak öz-yönetimin genel rolü ve desteği üzerineydi. Görüşme başladıktan hemen sonra, bazı üyeler günlük hayatlarında karşılaştıkları zorluklar ve yoksulluklardan bahsetti. Bir üye ise köyleri yandaki kasabaya bağlayan yolun kötü bir halde olduğunu ve temiz su ile elektrik sıkıntısı çektiklerini açıkladı. Yaşlı bir adam ise tavşanların nüfus yoğunluğu hakkındaki sorunlarını ve çocuklarının okula gitmek için ulaşım bulmakta zorlandığını ekledi.

Ne var ki, pratikte Özerk Yönetim tüm bölgeyi etkileyen su gibi temel sorunları hızlıca çözmek için yeterli acentaya sahip değil. Mesela su kıtlığı, Suriye ve genel anlamda Ortadoğu’ya su akışını azaltan Türk devletinin son birkaç onyılda Güney Kürdistan’daki çevresel açıdan bir felaket olan devasa baraj inşasının direkt bir sonucu olmasının yanı sıra, Türk devletinin ve İslamcı çetelerin önemli su borularını hedef alarak bombalaması ve işgal edilen alanlardan su tedariğini kesmesi gibi savaş suçlarının doğrudan etkisiyle gerçekleşti.

Daha da önemlisi, genel olarak bazı kooperatif üyelerinin beklentisini düşürmek zorunda kalıp, ekonomik komiteden temsilciler olarak komünlerinin karşılaştığı her zorlukta hazır çözümler getiremeyeceğimizi açıkladık. Onun yerine bizim yaklaşımımız, köylüleri uzun vadeli sürdürülebilir tek çözümün kendi kendine yetebilirlik, yani sorunlarını çözmek için Özerk Yönetim desteğinden mümkün olduğunca azade olmak ve devlet mantalitesini yenmek olduğuna ikna etmeye çalışmak üzerineydi. Özellikle, Ortadoğu’da şu an deneyimlediğimiz siyasi ve askeri politik istikrarsızlık göz önüne alınınca, hele ki Kuzey ve Doğu Suriye’deki devamlı yerel tehditlerin yanı sıra küresel güçlerin tehditleri düşünülürse, dışarıdan gelecek desteğe güvenmemek gerekiyor.

Bu sebeple, üyeleri kooperatifleri büyütüp köyler ve köylüler arasında komünal ruhu güçlendirerek geleceğimizi kendi elimize alabileceğimizi ikna ettik. Kooperatifin günlük işinin devam etmesi için temel altyapının gerekli olduğu bariz olsa da, öngörülü bir kooperatif stratejisini takip etmek de köylerin genel durumunu iyileştirecektir. Bu, kooperatifin ailelerin geçimlerini sağlayabildiği zaman elde edilebilecek mali veya maddi bağımsızlıkla başlamasıyla birlikte, aynı zamanda örgütlenme yoluyla öz-savunma veya eğitim alanlarında kazanılabilecek özerkliği de içerir. Ayrıca, yukarıda açıklanan prensiplerdeki gibi, kooperatifin kazancının çoğuyla yeniden yatırım yapılıyor ve komünal projeler için kullanılıyor. Böylelikle, komün hep birlikte oturup hangi toplumun hangi projeye daha çok ihtiyacı olduğunu tartışabiliyor. Örneğin, az önce bahsedilen köyler okul servisi veya yolların tamirini sağlamak için karar alabilirler. Bunun gibi, uğruna savaşabilecek bir gelecek rotası çizmeye çalıştık. Bu anlamda, Özerk Yönetim’in rolü kooperatifleri başarıya giden zor yolda desteklemektir.

Kuzey ve Doğu Suriye'de kooperatifleri açmanın orta-vadeli sebebi kesinlikle toplumun maddi ihtiyaçlarını karşılamak ve kendi kendine yetebilirliğini sağlamak olsa da, daha derin amaç kesinlikle ilk hedefle ele ele gidiyor: komünal hayatı geri getirmeyi sağlamak. Her kooperatif, komünal ekonomi için bir tohum niteliğinde. Qamişlo’daki Kooperatif Birliğinden bir komite üyesi, tahminimi doğruladı: alternatif ekonomiyi inşa etmekteki en zor süreç toplumun zihniyetini değiştirmek. Örneğin, Batı hegemonyasındaki pek çok toplumun aksine, zaten Ortadoğu toplumlarının hayatlarında o kadar da yer edinmemiş bireyciliğin zararlarını aşmak en zor kısım olmayabilir. Ondan ziyade, yıllar boyunca baskıyla birlikte içselleştirilmiş feodal zihniyet sıklıkla takılınan bir engel. Alternatif bir perspektif sağlamak için ekonomi komitesi, eğitimler, kooperatif ekonomisinin ideolojik temel ve genel anlamda demokratik modenite’ye doğru serpilen hayat üzerine tartışmalar başlatmak adına düzenli olarak kooperatifleri ziyaret ediyor.

Bir gün eğitim için Rakka’ya doğru giderken, Hasekê’nin güneybatısında kalan çoğunlukla Arapların olduğu bir köydeki genç bir kooperatifi ziyaret ettik.

 

Kooperatif üyesinin fotoğrafta da gösterdiği üzere, domatesler henüz olgunlaşmamışken, karpuzlar lezzetliydi. Kurak çevre, bölgede suyun önemi hakkında fikir veriyor.

Ben dahil ekonomi komitesindeki herkes Arapça iletişim kurma becerisine sahip değildi, ancak üç resmi dili olan bir toplum çeviriye ve arabuluculuğa alışkın olduğu için, dil bariyeri çok büyük bir engel olarak görülmedi. Günün konusu topraklarımızın anlamı ve değeriydi. Genel olarak köyün ve özel olarak kooperatifin durumuna bakıldıktan sonra, teorik kısma giriş yaptık. Yoğun bir tartışma olmamış olsa da, bazı üyeler kendi görüşlerini de ekledi ve biz de soruları cevaplandırmaya çalıştık. Günbatımından hemen önce, kooperatifin tarlalarında dolandık ve mevsimin ilk karpuzlarından birini tattık. Tipik meyveler ve özellikle sebzeler haricinde bu kooperatif, aşağıda açıklayacağım üzere tarımsal kooperatifleri için gelecekte geniş bir rol oynayabilecek jüt ekiminde de (Hint keneviri)** deneyim kazanmaya başlamıştı.

Kooperatif üyeleri arasındaki eğitim sadece kooperatifin başlangıçtaki gelişimi hakkında önemli bir bölümü olarak görülmüyor. Onun yerine, kooperatif değerlere göre sabit bir araç olarak geliştirmeyi korumak için kullanılır. Dünyanın birçok çevresinde kalkışıldığı gibi, “Kuzey ve Doğu Suriye’deki kooperatiflerin feodalistik ya da kapitalist mentaliteye geri düşmesini nasıl önleriz?” sorusuna karşılık olarak Kooperatifler Meclisi’nin bir üyesi cevapladı:“Kendini sürekli yenilemek zorundasın. Sürekli akan su her zaman temizdir. Aynı yerde duran ve kendini yenilemeyen su çürümeye ve kirlenmeye başlar. Kendimizi nasıl yenileriz? Pratik ve eğitim sayesinde. Olay herhangi bir kimsenin bir eğitim alıp pratiğe geçmesi değil, hayır, eğitim pratikle devam eder. Kendini kendi halkından koparmadığın ve eğitimine devam ettiğin sürece her zaman kendi deneyimlerini tartışabileceğin bu sisteme ve bir sonraki adım için karar verebilmeye sahip olacaksın. Halkla birlikte sürekli yenileniyorsunuz, stagnasyona (durgunluk) ve kapitalizme götüren yola karşı savaşabiliyorsunuz“.

Yukarıda bahsedildiği gibi kooperatiflerin ilkelerinde yer alan ve demokratik konfederalizm’in esas yapısı olarak, ekoloji, Kuzey Doğu Suriye Kooperatifleri’nde merkezi bir noktada bulunuyor. Ekoloji, ideolojik eğitimde toplumun doğayla yakın bağlarını ve ahengini yeniden kazanabilmesi için bir merkezi noktayken, kooperatiflerin çalışma bünyesinde bazı somut adımlar mevcut bulunmakta. En önemli hedeflerden biri Kuzey Doğu Suriye halklarına rejim tarafından aşılanmış tekçi kültürün nüveleri aşmak.


Kooperatifin bu yıl yetiştirdiği jüt bitkileri. Ancak bu özel tür inşaat materyali olarak değil, gıda olarak kullanılır.

Bu nedenle yeni kurulan ve halihazırda oluşumu tamamlanmış tarım kooperatifleri her şeye rağmen hala tahıl yetiştirmeye karar vermeleri durumunda, yalnızca kendi ekmeklerine yetecek kadar ekim yapmaya teşvik edilmektedirler. Bunun yerine, üretimin odağı meyve ve sebzelere kaymalıdır, zira öz-yönetim bu temel besinleri hala diğer bölgelerden ithal etmek zorunda. Aynı zamanda, gıda dışı malzeme sağlayabilecek ve böylelikle bölgenin ekonomik özerkliğini yükseltebilecek yeni veya nadir kullanılan mahsullerin piyasaya sürülmesiyle ilgili devam eden çok ilginç tartışmalar var. Bu yöndeki bir plan, tekstil, ip ve çeşitli diğer malzemeleri üretmek için kullanılabilen ve düşük pestisit ve gübre ihtiyacı olan, yüzde yüz biyolojik lifler veren jüt gibi bitkilerin yayılmasını önermektedir. Bu, özellikle rejimin altında olan bölgelerde yetiştirilen, su ve pestisit tüketimi yüksek birkaç diğer üründen biri olan pamuğa karşı bir alternatif olabilir. Öz-yönetim kurulduğundan beri, pamuk işlemeciliği bu ekolojik sebeplerden dolayı halihazırda aza indirgendi.

Kooperatifler kültürler arası alış-verişi ve anlayışı geliştirmenin bir fırsatı olarak da görülüyor. Kuzey ve Doğu Suriye’nin çeşitli nüfusundan dolayı bu tür karşılaşmalar çoğu kooperatifte kendiliğinden meydana geliyor. Bununla birlikte örneğin, Hasekê kırsalında, çok kültürlü bir toplum olanağını sağlamak için yeni bir öz-yönetim projesi uygulamaya konuluyor. Bu konsept, doğrudan kendisini çevreleyen araziden yararlanarak tarım kooperatifçiliğine dayanan küçük bir köy inşa etmektedir. Bu köy, yerinden edilmiş aileler için tamamen yeniden inşa edildi ve kendisini özgün kılan detayı ise, farklı etnik köken ve dinlerden ailelerin bilinçli olarak bir araya getirilmesi



Ailelerin yerleşmeleri için inşa edilen taş ev.

Bu köyü ilk ziyaret ettiğimde, ekonomi komitesi tarafından sağlanan kuyu, kooperatifin etrafındaki sebzeleri sulamak için zaten kullanılıyordu. Şu an itibariyle, projeyi başlatan üç aileden biri (Arap Müslüman, Kürt Êzidî ve Süryani Hristiyan) o köyde bulunuyor ve şimdilik sadece geçici bir çadırda yaşıyorlar. Bir süre geçtikten sonra onları yeniden ziyaret ettiğimizde iki tane taş ev zaten kurulmaya başlanmıştı ve yaklaşan günlerde ikinci ailenin de yerleşmesi bekleniyordu.

Bazı bölgelerde planlama sürecinde olan ve diğer şehirlerde halihazırda uygulanmaya konulmuş olan bir konsept, çevredeki kooperatiflerin ürünlerini satmalarına izin veren bir kooperatif pazarıdır.

Tirbespî´nin kuzeybatısındaki üç köy ve yaklaşık üç yüz aileden oluşan büyük katılımlı bir meclis toplantısında, bu pazar bir önerge olarak tartışılmıştı. Geçen sezon bu kooperatifin kendilerine yetebileceğinden ve yerelde satabileceklerinden daha fazla hasat yapmaları sorunu vardı. Bu da bazı sebzelerin bozulmasına sebep oldu. Gelecek zamanlarda bunun önlenmesi için meclis, geçen yılda elde edilen kazançların bir bölümünü sebzelerin depolanmasını sağlamak için kullanılacak bir buzdolabına yatırma kararı aldı. Ayrıca eldeki bütün sebzeleri topluma satabilmeleri için Tirbespî yakınlarında açık bir pazarın açılmasını önerdik.

 

Kooperatifin üyeleri depolama sorunları için bir çözüm üzerinde tartışıyorlar. Seçilmiş yönetim, Qamislo Kooperatif Birliği’nin bir temsilcisiyle birlikte moderatörlük yapıyor.

Benzer bir proje şu an Hasekê’de uygulanmakta. Bu pazar için şehirdeki terk edilmiş bazı farklı binaları araştırdık ve çoğu binanın en az bir bölümünün savaştan dolayı zarar gördüğünü öğrendik ama buna rağmen aradığımız kriterlere uygun bir tane bina bulabildik. Adından da anlaşılacağı gibi kooperatif bir şekilde işletilecek olacak olan bu kooperatif pazarları, bir zincir biçiminde oluşturulacak ve sadece yerel kooperatiflerin ürünlerini satabilecekleri bir yer olmayacak. Aynı şekilde hasatlarını satmakta güçlük çeken yerel çiftçilerin de ürünlerini satabilme fırsatları olacak. Ayrıca bir diğer adım olarak farklı bölgelerde faaliyet gösteren kooperatiflerin ürünlerinin de sunulması planlanıyor. Bu farklı bölgeler arasında farklı mallar kooperatif ticaretinin temelini oluşturacaktır. Kooperatiflere ürünlerini merkezden satabilecekleri ve daha fazla kooperatif iş yerleri yaratabilecekleri bir yer sağlamanın yanı sıra, kooperatif pazarı kavramının temel avantajı, ekstra ücret talep edecek bir komisyoncunun olmamasıdır. Bu nedenle, toplum da bundan yararlanabilecek; çünkü kooperatifler genel pazarlardan daha düşük fiyatlar sağlayabilir. Kooperatif pazarları böyle bir avantajı yalnızca ileriye taşıyabilirler ve kâr odaklı pazar mantığının üstesinden gelebilmek için önemli bir adım olabilirler.

Kuzey ve Doğu Suriye’de gördüğüm kooperatifler arasında kadın özgürlüğünün itici faktör olma sorumluluğunun hayata geçirildiği ve kadın katılımının tam olarak gerçekleştirildiği bazı kooperatifler var. Diğer bölgelerde, özellikle feodal ve ataerkil etkinin daha güçlü olduğu Güney bölgelerinde, bu bölgelerden bazılarının sadece geçtiğimiz birkaç yılda sözde İslam Devleti’nin şer’i yönetiminden kurtarıldığını da göz önünde bulundurursak, kadın katılımı daha yavaş devam ediyor. Örneğin, bir kooperatif toplantısında kadınlar çogunlukla sandalyelerde oturan erkek üyelerin yanında yerde oturuyorlardı. Diğer durumlarda ise sadece birkaç kadın bulunmaktaydı. Bu gibi durumlarda kadın katılımını iki yönlü bir yaklaşımla teşvik etmeye çalışıyoruz: açıklanan örnekte, bir komite üyesi retorik olarak şu soruyu sordu: “Kadınlar nasıl tarım yapılacağını bilmiyor mu?” - Kadınların toplantı sırasında köşelerde oturup çocuklara bakıcılık yaptıkları gerçeğine şakacı bir şekilde işaret etmeye çalıştı. Bununla birlikte, daha sonra kadın katılımının neden ortak yaşam, kooperatif ve bu devrim için hayati önem taşıdığını ayrıntılı olarak açıklamaya ve tartışmaya zaman ayırdık.

Rojava´da hayatın diğer alanlarında olduğu gibi, ekonomiye de ait özerk bir kadın kolu (aboriya jin) var. Bu yılın başlarında, özerk kadın ekonomisinin iki kooperatifini ziyaret etme şansı bulan heyetin bir parçasıydım. Bunlardan biri, çok çeşitli sebze ve meyvelerin yetiştirilmesinin yanı sıra, koyun ve keçi gibi bazı hayvan yetiştiriciliğini de içeren, Tirbespî´den çok uzak olmayan bir tarım kooperatifidir. Bu kooperatif, ilk başladığında üyelerine ücret ödeniyordu. Bu günlerde ise klasik ödeme sisteminin üstesinden gelmişlerdir; bunun yerine ürünlerini yerel pazarda satarak elde ettikleri kazancı dağıtmaktadırlar. Her bir üyenin (aileden) aynı getiri veya hasat payını aldığı bazı kooperatifler varken, bu kooperatif kaynakları belirli ihtiyaçlara göre tahsis etmeye karar verdi. Örneğin, iki üye aynı işi yapsa bile ailesi beş çocuktan oluşan üye, iki çocuklu diğer üyeye göre daha fazlasını almaktadır. Bu, kooperatiflerin temel yapıya bağlı kaldıkları sürece kooperatiflerini nasıl yapılandıracaklarına kendi meclislerinde özerk olarak karar verebileceklerini göstermektedir. Bu kooperatif, haftalık tekmil (rapor ve refleksiyon) ve aylık genel kurulun yanı sıra çalışmayla alakalı veya ideolojik düzeyde aylık eğitimle organize edilmektedir. Bu kooperatifte calışma prensibi “herkes yeteneğine göre“ sloganıyla düzenlenmiştir. Bu da kişinin, hastalık veya fiziksel bir zayıflık durumunda tarlada çok çalışmak zorunda olmadığı anlamına gelir. Bu kooperatifin karşı karşıya kaldığı en büyük zorluk, çevresindeki bütün ulus-devletler tarafından özerk bölgeye uygulanan ambargo. Örneğin, ambargo traktörlerin onarılması için önemli parçaların ithal edilmesine izin vermiyor.

Diğer kooperatif kendisini Tirbespî’de konumlandırmış durumda. Bu özerk kadın kooperatifi bazı farklı reçel ve konserve sebzeler üretiyor. Kadınlardan bazıları daha önce bir sivil toplum kuruluşu için çalışıyordu ancak şimdi kooperatifte daha fazla kazanıyorlar; diğerleri ise, evlerinde sıkışıp kalmışken, kooperatifle çalışmayı güçlenmenin bir aracı olarak deneyimlediler. Kadınların ekonomisinden (women economy) sorumlu olan kişi, bir yıl içerisinde bazı üretim makinelerinin bozulduğunu ve bundan dolayı hiç maaş ödeyemediklerini açıkladı. Sorumlu kişinin en azından bu konu üzerinde tartışması, üyelerin normal ücretli çalışan olmak yerine bu şeyin kendi projeleri olduğunu anlamalarına yardımcı oldu. Ve bununla beraber, sonraki yıllarda kazançlarını yükseltebildiler.

Bu ziyaretlerin kayda değer ferasetlerinden biri de, tarım kooperatifinin, reçel ve diğer konserve yiyeceklerini üreten kooperatif için doğrudan ham ürünleri (meyve ve sebzeler) üretmesiyle başlayan iki kooperatifin de birbirlerine karşı yakın bağlılıkları oldu. Kooperatiflerin kadın ve genel ekonomik yapısını karşılaştırmak, bende kadın kooperatiflerinin daha iyi organize edildiği ve genel olarak daha incelikli olduğu izlenimini uyandırdı; bu da bir yandan verimli bir sonuç ve daha hızlı materyal ve ideolojik gelişmelerle sonuçlanırken, ayni zamanda bazı Batılı kooperatiflere benzeme tehlikesine de sahip. Genel yapının kooperatiflerinin, ekonomik komiteden daha az etkiye sahip olması bir yandan daha fazla bağımsızlık, özerlik ve komünal ruha götürebilir ancak bu yapıların ve örgütlerin bazen daha fazla gevşek ve daha az dikkatli gözükmelerini açıklayabilir.

Özellikle kadın yapısı için içgörümün çok sınırlı olduğunu düşünürsek, bu karşılaştırma biraz keyfi olabilir. Bu nedenle, kadın kooperatiflerinin genel olarak daha iyi organize edilmiş ancak daha az bağımsız olduğu sonucuna varmak yerine, Kuzey ve Doğu Suriye’deki kooperatiflerin yerel koşullarına göre oldukça farklı geliştiğini vurgulamak istiyorum. Ama en önemlisi, üyelerinin iradesine göre.


Ekonomi Komitesi’nin diğer işi

Özellikle devam etmekte olan bir savaş gerçeğiyle, Esad Rejimi’ni hedef alan uluslararası yaptırımlardan dolayı büyük bir enflasyon kriziyle yüz yüze kalan Özerk Yönetim’in birinci önceliği, insanların açlıktan ölmesini engellemek için temel besin ihtiyacını sağlamaktır.

Buna örnek olarak mahsul siloları verilebilir. Hasat mevsiminde Qamişlo Kantonu’nun çeşitli silolarında bir hafta geçirdim. Yönetim, mahsulü doğrudan çiftçilerden satın alıyor ve Suriye lirasının oldukça değişken olduğu zamanlarda, mahsul fiyatını ABD dolarına sabitleyerek, çiftçilere bir miktar mali güvence sağlamak için dağıtıyor. Silolardaki birkaç çalışana durumlarını sordum. Aralarında birçoğu en az yirmi beş yıldır bu yerde çalışıyor -öncesinde rejim için, son yıllarda ise öz-yönetim için. Rejim için çalışmaya kıyasla, çalışma saatlerinin önemli ölçüde azaldığını ve bunun da aileleriyle birlikte olabilmeleri için daha fazla zaman kazandırdığını söylediler. Buna ek olarak, günümüzde bu çalışanlara yiyecek ve içecek sağlanıyor.

Mahsul silolarının girişinde, mahsullerini tartmak ve satmak için, taze hasatla dolu sonu gelmeyen bir kamyon trafiği vardı. Bazen çiftçilerin ruh halleri gerginleşebiliyordu, herkes bir sonraki sırası gelen olmak istiyordu. Sıcak güneşin altında saatlerce beklemek öfkenin bir kısmını açıklasa da, bunun altında yatan neden büyük olasılıkla ABD’nin birkaç gün önce yeni yaptırımlar (Sezar Yasası) getirmesiyle daha da yoğunlaşan genel zorlu ekonomik durum.



Kalite kontrolden sonra, hasat elektronik emiş kontrolü ile büyük silolara taşındığı yerin altındaki bir çukura bırakılır.

Ancak genel olarak, bu yılki hasat gecen yıla göre neredeyse iki kat daha yüksekti. Gecen yıl, Kuzey ve Doğu Suriye halkının özerk örgütlenmesini zayıflatmak için İslamcı çeteler (IŞİD´in uyuyan hücreleri ve diğerleri) ve diğer başka güçler tarafından tarlaların tamamı yakılırken, bu yıl HPC’ye (Hêzên Parastina Civakî) devasa gönüllü katılım sayesinde bu terörist saldırılar büyük ölçüde azaldı. Tarlalaruna günün her saati göz kulak oldular ve böylece binlerce çiftçinin geçimini, Kuzey ve Doğu Suriye halkının yeterli beslenmesini güvenceye aldılar.

Temel gıdanın bulunabilirliğini sağlamanın bir başka örneği de gıda ve diğer temel ev ürünlerinin uygun fiyatlarla satıldığı her şehirde bulunan "Newroz" dükkanlarıdır. Koronavirüs salgını sırasında olduğu gibi sürekli krizin yoğunlaştığı dönemlerde, öz-yönetim ayrıca yoksul ailelere bedava gıda paketleri veriyor.

Ekonomi komitesinin bir diğer görevi de, esnafların yüksek fiyatlı mallar sunarak kriz durumundan yararlanmasını engellemektir. Komite, mevcut krizden bağımsız olarak, tekellerin Kuzey ve Doğu Suriye'de varlıklarını kurmalarını veya sürdürmelerini engellemek için de çalışıyor. Kuzey ve Doğu Suriye'de hala özel girişimler var ve örneğin şehirlerdeki en görünür ekonomik faaliyet alanı olan küçük perakende dükkan sahiplerinin mallarını kamulaştırma gibi bir planları da yok.

Üstelik, özel mülkiyet 2014 yılında ilan edilen toplumsal sözleşmenin 41. maddesine göre korunmaktadır. Aynı madde, özel mülkiyete toplumsal çıkar uğruna el konulabileceğini de belirtmektedir. Kuzey ve Doğu Suriye'nin ekonomi felsefesinin amacı, özel mülkiyeti toplumun hizmetine sunmaktır. Bunun pratikte ne anlama geldiği, sahadaki deneyimle araştırılmalıdır. Daha açık sonuçlardan biri, her türlü tekelin önleneceğidir.

Bir gün Ekonomi Komitesi’nden bir işçi, başka bir şehirdeki toplantıdan Qamişlo'ya döndü ve aynı meyve suyundan iki şişe ve iki farklı fatura getirdi. Bize bir kasabada aynı meyve suyuna diğer kasabaya kıyasla neredeyse üç kat daha fazla para ödendiğini gösterdi. Fiyatların makul bir düzeye çekilmesi için dükkan sahibi ile konuşmaya çalışacaklarını söyledi.

Genel olarak, ekonomi komitesi metan ve biyolojik gübre elde etmek için inek ve tavuk gübresinin geri dönüştürülmesi ve devam eden savaşın ortasında ekolojik ve sosyal ekonomiye geçişi teşvik edecek daha birçok plan ve çeşitli projeler üzerinde çalışmaktadır.

Kaynak: Bu metin, "Revolution and Co-operatives: Thought about my time with the Economic Comitee in Rojava" başlıklı yazıdan iki bölüm halinde, BiosEthosPoliticos Çeviri Ekibi tarafından kolektif bir şekilde çevirilip redakte edilmiştir.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Erkek nedir? - Atakan Mahir

Rojava'da Devrim ve Demokratik Komünal Ekonomi - Ferîk Özgür