Güney Afrika'da Demokratik Konfederalizm ve Hareket İnşası - Shawn Hattingh
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Giriş
Kapitalizmin sürmekte olan krizi ve
Covid-19’un etkileri şunu açık hale getirdi ki altında yaşadığımız kapitalist
ve devletçi sistem ne verimli ne de adildir. Eşitsizlik inanılmaz seviyelere
çıkmış; iyi bir sağlık hizmeti, su, barınma, temizlik, yemek ve elektrik gibi
temel ihtiyaçlar düzgünce finanse edilemez, işletilemez ya da sunulamazken dar
üst sınıf zenginliğini katlamıştır. İşletmelerin yağmur ormanları gibi doğal
bariyerleri imha etmesiyle virüs salgınının başlamasının muhtemel olduğunu 2006
gibi erken bir tarihte söyleyen bilim insanlarına rağmen kapitalizmin kâr
odaklı hareketi nedeniyle -sermaye için uzun dönemli tehditlere hazırlanmak
kârlı değildir- Covid-19 gibi bir salgına gerçek bir hazırlık yapılmamıştır.
Her devletin politikacısı da gücünü kötüye kullanmış, yolsuzluk sadece
ciddiyeti değişecek şekilde oldukça yaygınlaşmıştır. Bunun bir pandemi
olduğunda bildiğimiz halde bazı yerel politikacılar, Covid-19 karantinası
sırasında insanların açlığını hafifletmek için tasarlanmış gıda paketlerini
bile satmışlardır.
Parlamenter demokrasinin içi kof
olmakla birlikte çoğu insan gerçek bir siyasi güce sahip değildir. Kadınların
ve renkli insanlar üzerindeki baskı hız kesmeden devam etmekte ve emperyalizm
her geçen gün derinleşmektedir. Kapitalizmin sürekli genişleyen doğası
nedeniyle, ekoloji çöküşün eşiğindedir. Değişim için bir hareketin, kapitalizme
ve devlet sistemine bir alternatifin gerekli olduğu açıktır.
Demokratik Konfederalizm,
Ortadoğu'da Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerin büyük bir bölümünde
uygulanabilir olduğunu kanıtlayan bir alternatiftir. Güney Afrika'da, yerel
hareketlerin inşası için Demokratik Konfederalizm’den öğrenebileceğimiz,
benimseyebileceğimiz ve uyarlayabileceğimiz çok şey vardır.
Demokratik
Konfederalizm nedir?
Demokratik Konfederalizm Türkiye,
Suriye ve İran’ın bazı bölgelerinde mücadele yürüten Kürt Özgürlük Hareketi’nde
ortaya çıkmış devrimci bir ideoloji, uygulama ve örgütlenme yöntemidir. Demokratik
Konfederalizm, nihayetinde devleti ve kapitalizmi, halk iktidarının radikal
demokratik formuyla değiştirmeyi amaçlayan bir sosyalizm biçimidir. İnsanların,
yaşamlarının her yönünü-eğitim, güvenlik, siyaset, bakım, barınma ve
beslenme dâhil- demokratik olarak yönetmek için kendilerini komünlerde,
konseylerde ve komitelerde örgütlemesini içerir ve sokak komünleri ile
konfedere meclislerin emredici vekâlet* usulünce görevlendirilmiş üyeleri
aracılığıyla demokratik olarak kontrol edilen komünal bir ekonomi yaratır.
Bu, eylemcilerin sadece devrimden
sonraki gelecekte hedefledikleri bir görüş değil bugün için de bir örgütlenme
yöntemidir. Amaç, devletin ve kapitalizmin gücünü azaltırken halkın iktidarını
ikili bir iktidar içinde genişletmek ve nihayetinde bunları toplumsal devrimci
bir süreçle, komün ve konsey halkının zaten yaratmış olduğu iktidarla
değiştirmektir.
Demokratik Konfederalizm sermayenin
ve/veya devletin saldırısı karşısında komünlerin, konseylerin ve meclislerin öz
savunma hakkının varlığını savunmaktadır. Böylece devlet tarafından saldırı
olmadıkça barışçı bir ikili iktidar yaratmaya çalışır, fakat sermayeye ve
devlete karşı özsavunmayı desteklemesi bakımından pasif bir hareket değildir.
Demokratik Konfederalizm sadece Kürt özgürlük mücadelesiyle ilgili değildir- o,
nihayetinde devletin ve sermayenin dışında radikal demokrasi yapıları inşa
ederek bu sistemle bir gün yer değiştirecek uluslararası sosyal devrimi
amaçlamaktadır.
Demokratik
Konfederalizm’in unsurları ve ilkeleri
Demokratik Konfederalizm üç temel
unsura sahiptir, bunlar bir dizi ilkeyle desteklenmiştir.
İlk unsur kadınların kurtuluşudur.
Kürt Özgürlük Hareketi bunu en önemli unsur olarak görür. Bunun nedeni, beş bin
yıldan fazla bir süre önce Ortadoğu'da devletler ve sınıflar ortaya çıktığında
kadınlara yönelik baskı ve kadın emeğinin sömürülmesinin yaratılan ilk
hiyerarşi olduğunu analiz etmeleridir -devlet, azınlık yönetiminin sınıf
çıkarlarının aracıdır (tarihsel olarak azınlık yönetimi sadece üst sınıf
erkeklerdir). Yoksul erkeklere yönelik daha sonraki baskı ve sömürünün de
üzerine inşa edildiği şey, kadınlara yapılan baskıdır. Bu nedenle, herkesi
özgürleştirmek için kadınlar özgürleşmek zorundadır.
İkinci unsur ekolojik toplum
inşasıdır. Demokratik Konfederalizm insanları ekolojinin bir parçası olarak
görür, üzerinde değil. Bununla birlikte kapitalizm, ekolojiyi sürekli artan
kârların peşinde sömürülecek bir şey olarak görür. Doğrusu, kapitalizm ya büyü
ya öl ilkesine dayanır. İnsan eğer hayatta kalacaksa kapitalizmin; insanların
ihtiyaçlarını karşılayacak, insanları baskı altına almayarak sömürmeyecek ve
ekolojiyi yıkıma uğratmayacak ekolojik bir ekonomiyle yer değiştirmesi gerekir.
Sonuç olarak Demokratik Konfederalizm sosyal ekolojiye bağlılık gösterir.
Üçüncü unsur, ataerkilliğin, sınıf
ve ırk da dâhil olmak üzere tüm hiyerarşilerin üstesinden gelmek için katılımcı
demokrasiyi sosyal, politik ve ekonomik olsun, yaşamın her alanına yaymaktır.
Bu unsurların altında yatan temel ilke ve pratikler dayanışma, karşılıklı
yardım, saygı, haysiyet, kolektif disiplin, öz-düşünme, komünalizm, öz ve
kolektif eleştiridir.
Neden bu unsurlar ve ilkeler?
Demokratik Konfederalizm Kürt
Özgürlük Hareketi içindeki eylemcilerin derin bir düşünce süreciyle
geliştirdiği bir ideoloji, politik tasavvur ve örgütlenme yöntemidir.
1990'ların sonlarından önce,
Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile bağlantılı eylemciler, silahlı mücadele
yoluyla ulusal kurtuluşu sağlamayı ve PKK öncülüğünde bir işçi devleti kurmayı
hedefliyordu.
1990'ların sonlarında bu eylemciler,
ulusal kurtuluş mücadelelerinin tarihini ve Rus Devrimi de dâhil olmak üzere
geçmiş devrimleri inceleyerek bunun en iyi yol olup olmadığını eleştirel olarak
analiz etmeye başladılar. Eylemciler ayrıca Orta Doğu'nun tarihini; ataerkilliğin,
sınıfın ve devletlerin nasıl ortaya çıktığını ve nedenlerini incelediler. Bu
sayede hiyerarşilerin ve devletlerin özgürlüğü sağlayamadıklarını görmeye
başladılar. Ayrıca Marksizm-Leninizm’in dışındaki diğer devrimci geleneklere de
baktılar.
Murray Bookchin'in (ABD'de sendikacı
olarak başlayan, Stalinizm’den liberter sosyalizme geçen ve sosyal ekoloji
teorisini geliştiren bir eylemci) sosyal ekolojist ve liberter sosyalist
yazılarına dayandılar. Ayrıca Immanuel Wallerstein gibi aktivist-analistlerden
de etkilendiler (1968'in dünya çapındaki devrimci ayaklanmalarından derinden
etkilenen ve kapitalizmi merkeze ve çevreye bölünmüş olarak gören “dünya
sistemi” teorisinin geliştirilmesine yardımcı olan sosyolog. Merkez, yüksek
teknoloji üreten gelişmiş ülkelerdir; çevre ise düşük ücretli üretim sunan ve
birincil mal üreten ülkelerdir. Bu teoride de kapitalizm sosyal ve doğal
dünyanın her yönünü metalaştırdığı şekliyle görülür). Bu düşüncenin bir parçası
olarak, Kürt özgürlük Hareketi’ndeki eylemciler Zapatistalar gibi hareketlerin
bazı uygulamalarına da baktılar (Zapatistler, hiyerarşik olmayan
Marksist-Leninizmden kopmuş; öz-yönetim, özerklik için direnen, Meksika'daki
devlete ve kapitalizme karşı kooperatif ekonomisi için mücadele eden bir
harekettir).
Kitle eğitimi, derin ve eleştirel
düşünme yoluyla, Kürt Özgürlük Hareketi'ndeki eylemciler Demokratik
Konfederalizm’i formüle ettiler ve sosyalist bir Kürt devleti kurmaya
çalışmaktan uzaklaştılar. Bugün konut, su ve sağlık hizmetleri mücadelelerini
kazanmak için gelecekteyse doğrudan demokrasi yapılarına ve herkesin ihtiyacını
karşılayan komünalist ekonomiye dayanan devletsiz bir sosyalizm yaratmak için
kitlesel bir hareket inşa etmeyi tercih ettiler.
Demokratik
Konfederalizm, ideoloji ve eğitim
İdeoloji ve politik eğitim
Demokratik Konfederalizm’de hayati öneme sahiptir. Bunun nedeni şudur: eğer bir
hareketin kendine ait çok net bir ideolojisi yoksa hiyerarşiler, kapitalizm,
ırkçılık, ataerkillik ve ulus devletlerle bağlantılı egemen ideolojinin
özelliklerini içerecektir.
Bu nedenle, net bir ideoloji;
mücadele için hayati önem taşır ve bir pratik, geniş görüşlülük ve amaç sağlar.
Kapitalizmin, ulus devletlerin, geçmiş devrimlerin ve eleştirel öz-analizin
sorunlarını kapsamlı analiz etmek, Demokratik Konfederalizm’in açık bir
ideoloji tarafından derinlemesine düşünülmesini, müzakere edilmesini ve
tartışılmasını desteklemiştir. Tüm eylemcilerin ve insanların Demokratik
Konfederalizm ideolojisine dayanan hareketi analiz edebilmelerini ve
katılabilmelerini sağlamak için kitle eğitimi merkezidir. Eylemcilerin
bilincini, yeteneklerini ve güvenini güçlendirmeye yardımcı olmak için eğitim
hayati önem taşır, böylece herkes toplu ve aktif olarak yeni örgütlenme
biçimleri oluşturabilir ve “büyük insanlara” ya da sözde mesihlere güvenmek
yerine Demokratik Konfederalizm’in ilkelerini ve hedeflerini uygulayabilir.
Demokratik Konfederalizm’in
örgütlendiği Türkiye, Suriye, İran ve Irak'ta kitlesel eğitim almak için her
sokağın -komünün- bir “akademisi” vardır. Akademiler, siyasi eğitimin yapıldığı
ve kadınlar üzerindeki baskı, ulus devletin sınırları, kapitalizmin
eleştirileri, sosyal ekoloji ve daha da önemlisi Demokratik Konfederalizm
üzerine devam eden eğitim oturumlarının yapıldığı -birinin evi bile olabilen-
öğrenme ve düşünme alanlarıdır. Akademiler ayrıca sağlık hizmetleri gibi her
sokak komününe toplu olarak fayda sağlayan uygulama kurslarına da sahiptir.
Devletler ve kapitalizm, işçi sınıfı
üyelerini emirlere uymaları, devlet için vergi, patronlar için kâr elde etmede
yararlı olmaları amacıyla eğitirler. Eylemcilerin kurtuluş için birbirlerini
eğitmeleri gerekir ve bu Demokratik Konfederalizm’in temelinde yer alır.
Direniş hareketi ve
örgütlenme yöntemi olarak Demokratik Konfederalizm
Kapitalizme, ataerkilliğe ve devlete
karşı bir direniş hareketi olarak Demokratik Konfederalizm, 20 ila 400 hanenin
bir "komünü" oluşturduğu sokak düzeyinde bir örgütlenmeyi içerir.
Komün düzenli olarak toplanır; cinsiyetten, yaştan, dinden ve ırktan bağımsız
olarak herkese açıktır ve doğrudan demokrasiye dayanır. Komünde, insanların
siyaset, hukuk, ekonomi, sağlık, kadın örgütlenmesi, gençlik örgütlenmesi,
medya, güvenlik ve siyasal eğitimi sokak düzeyinde yönettiği farklı komiteler
vardır. Komünler daha sonra mahalle düzeyinde, kent düzeyinde, il düzeyinde ve
ulusal düzeyde ve hatta uluslararası düzeyde emredici vekâletle görevlendirilmiş
ve geri çağrılabilir komünal delegeleri aracılığıyla bir araya getirilir. Karar
alma gücünü temsilcilere veren temsili demokrasiden (bugün görülen siyasal
parti, çoğu sosyal hareket, sendika, parlamento ve devletten) farklıdır.
Demokratik Konfederalizm’de daha
ziyade komünlerin gücü vardır: şehir, il ve ulusal konseyler gibi yapılar
delegeleri göreve taşır. Bu, delegeleri komünlerden yetki aldığı ve bu yetkiler
altında idari işlevleri koordine ettikleri ve yerine getirdikleri anlamına
gelir. Görevlerinin ötesine geçerlerse, geri çağrılabilir ve
değiştirilebilirler. Bu yapılar aracılığıyla protestolar yapılır ve geniş bir
özsavunma düzenlenir.
Ekonomik düzeyde, Demokratik
Konfederalizm’in bir direniş hareketi olduğu yerlerde, ekmek gibi çok temel
ihtiyaçları karşılamak için sokak düzeyinde işçi ve kadın kooperatifleri
kurulmuştur. Kapitalizm yerinde kalsa bile, insanların çok temel ihtiyaçları
karşılamalarına yardımcı olurlar başka bir deyişle, toplulukların kapitalizmin
açlık gibi neden olduğu en kötü yönleri hafifletmelerine ve sisteme aktif
olarak direnmelerine yardımcı olurlar.
Demokratik
Konfederalizm ve Rojava Devrimi
Suriye’nin kuzey doğusu Rojava’da
eylemciler bir devrimle devleti tam olarak Demokratik Konfederalizm ile yer
değiştirdiler. Rojava halkı Arap Baharı’nda, kitle protestoları, askeri üsleri
ve devlet yapılarını ele geçirme yoluyla 2012’de devleti alaşağı etti. Burada
devletsiz yeni bir halk komünlere ve sağlık, barınma, kadın özgürlüğü vb.
konularıyla ilgilenen çeşitli komitelere dayanarak örgütlendi.
Komünler; mahalle meclisleri, kent
konseyleri, il konseyleri ve Suriye Demokratik Konseyi denen kapsayıcı düzenleme
yapısı yoluyla birbiriyle bağlıdır. Her yapıdaki delege iki kişiyi içerir: bir
erkek ve bir kadın. Bu delegeler kendi başlarına karar veremezler, kararlar
komünde alınır ve konseylerdeki delegeler tarafından koordine edilir.
Komünler, meclisler ve konseylerde
kadınların oluşumları da vardır, bunlar Kongra Star olarak adlandırılan kadın
hareketi bayrağı altında birleşirler. Patriyarkaya hitaben: eğer yapıların
içindeki kadınların çoğunluğu kararın yanlış olduğunu düşünüyorsa karar
geçersiz kılınabilir, erkeklerin büyük çoğunluğu ve kadınların bazıları olsa
bile kadınlar kararı geçersiz kılabilir. Her komün, topluluk yapısında - her
yaştan kadının anahtar rol oynadığı-özsavunma hakkına ve topluluk güvenliğini
sağlamak için katılımcı bir mahkemeye sahiptir. Bir devlette olduğu gibi polis
gücü yoktur, zira özsavunma yoluyla herkes tarafından komün düzeyinde emniyet
sağlanır.
Rojava’da komünlere ve meclislere
sadece Kürtler değil, Araplar, Süryaniler ve Türkmenler de katılır. Demokratik
Konfederalizm, bu nedenle, Kuzey Suriye'deki ırkçılığın üstesinden gelmeye
başlamıştır. ( Kürt halkı Kuzey Suriye’de ırksal baskı görüyordu fakat
Demokratik Konfederalizm’in bakış açısında herkesin özgürlüğü merkezidir.)
Ekonomi açısından, Suriye'nin
kuzeyindeki (baskın mülkiyet biçimi olan) devlete ait topraklar, kurulan ve
komünlerle bağlantılı olan tarımsal kooperatiflere yeniden dağıtılmıştır.
Rojava'daki tek büyük sanayi petroldür ve Suriye Demokratik Konseyi altında
sosyalleştirilmiştir ve Rojava'daki tüm insanların ihtiyaçlarını karşılamak
için üretim yapmakla yükümlüdür. Kapitalizmin üstesinden gelmenin bir yolu
olarak, birçok işçi kooperatifi kâr elde etmeden ihtiyaç için üretim yapma
biçiminde kuruldu-bunlar da doğrudan komünlerle bağlantılıdır. Bu
kooperatiflerden bazıları büyüktür: 20.000 üyeye sahip ve Kongra Star
aracılığıyla organize edilen kadınlar için bir barınma kooperatifi vardır,
ancak çoğu kooperatif küçük veya orta büyüklüktedir. Küçük ve orta ölçekli
işletmeler hala vardır ve hatta kooperatiflerin sayısından daha fazladır, ancak
insanların ihtiyaçlarını karşılamada rol almalarını sağlamak için komünlere
karşı sorumludurlar. Bir miktar kâr elde edebilmelerine rağmen eğer yaparlarsa
komünler, işletmeler komün topluluğuna karşı sorumlu olduklarından, kâr sızdırılmasını
önleme gücüne sahiptir.
Bu nedenle kapitalizm tam olarak
sona ermemiştir, ancak niyet onu sürekli olarak zayıflatmak ve sona doğru
itmektir. Bu nedenle, Rojava'da, eylemciler tarafından bir Direniş Hareketi
olarak inşa edilen örgüt ve yapı biçimleri, sosyal devrimden sonra, insanların
toplumu birlikte ve demokratik olarak yönettikleri yapılar haline gelmiştir.
Güney Afrika için
Demokratik Konfederalizm dersleri
Güney Afrika için Demokratik
Konfederalizm’den, bu ideolojiden ve örgütlenme biçiminden alacağımız bir dizi
ders var. Belki de en önemli ders, katılımcı ve doğrudan demokrasiye dayanan
halk iktidarının -1994'ten beri devletten, başkentten, siyasi partilerden ve
hatta bazı sendikalardan buna karşı ideolojik bir saldırı olmuştur- örgütlerini
inşa etmenin mümkün olmasıdır. 1980'lerde Güney Afrika'da çok yaygın olan sokak
komiteleri ya da Demokratik Konfederalizm’de komün olarak adlandırılan halk
iktidarının bu tür yapılarıyla ilgili deneyimlerimiz vardır. Bir ders, eğer
kurtuluşu sağlamak için yeni bir hareket inşa edeceksek, toplu toplantılar ve
meclisler/komiteler/komünler gibi sokak temelli yapılar aracılığıyla bir kez
daha sokak düzeyinde yoğun bir şekilde örgütlenmeye başlamamız gerektiğidir.
Başka bir deyişle, eylemciler olarak, insanları sokaklarımızda örgütlemeyi ve
sokak düzeyinde meclisler gibi yapıları inşa etmeyi yoğunlaştırmalıyız, bu da
insanları karşılaştıkları ve üstesinden gelmek istedikleri– ataerkillik,
ırkçılık ve nihayetinde devlet ve kapitalizmin neden olduğu zorluklara ve problemlere
dayanan bir harekete çekmelidir. Bu, enerjiyi şu anda birçok eylemcinin yaptığı
gibi merkezi ve sadece var olduklarında insanlara yardımcı olan bir yapı inşa
etmeye harcamanın aksine, sokak düzeyindeki yapılara ve örgütlenmeye
odaklanmamız gerektiği anlamına gelir.
Bir başka ders, Demokratik
Konfederalizm’in gösterdiği gibi, yine sokak komitelerine/meclislerine veya
komünlere dayanan yeni bir hareket inşa etmenin, hesap verebilirlik, öz ve
kolektif disiplin, doğrudan demokrasi, öz-örgütlenme ve komünalizm gibi ilerici
ilkelere ve uygulamalara dayanması gerektiğidir. Bu nedenle, biz eylemciler
olarak sadece bu tür ilkeleri desteklememeliyiz, aynı zamanda bunları pratikte
mümkün olduğunca yaşatmalıyız. Toplumu öncelikle topluluklarımızda, sokaklarımızda
ve de işyerlerinde tartışarak, mücadelelere odaklanarak halk iktidarının taban
yapılarını inşa ederek ilerici bir yönde dönüştürebiliriz.
Siyasi partiler ve çoğu zaman kendi
kendine atanan liderler, devlet mantığına ve hiyerarşiye dayandıkları için insanların
çoğunluğu için eşitsizlikleri, yoksulluğu ve gerçek demokrasi eksikliğini ele
alamazlar – sadece yeni örgütler ve örgütlenme biçimleri inşa etmek kurtuluşu
getirmeye yardımcı olabilir. Demokratik Konfederalizm, kendi yerel
deneyimlerimizle birlikte, bize kullanmak ve uyarlamak için bir model verir.
Demokratik Konfederalizm, sokak
düzeyindeki yapılar -sokak meclisleri / komünler- ve topluluk hareketleri inşa
edildiğinde, bunların aynı zamanda konfedere hale de gelmesi için ilçe çapında
konseyler, şehir düzeyinde konseyler, il konseyleri, ulusal bir konsey ve hatta
uluslararası bir konsey gibi yapılarda geri çağrılabilir, emredici vekâlet usulünce
seçilmiş delegeler aracılığıyla bağlanmaları gerektiğini göstermektedir.
Bunun nedeni, sokak meclisleri/komiteler/komünler
gibi yapıları birleştirmememiz halinde, örgütlenmemizin ve varlığımızın izole
olması, devlet mücadelelerinin kolayca yerelleşecek olması ve mücadelelerimizin
topluluğumuz dışındaki herkese düşman olacak olmasıdır (sonunda kendi kendini yok
edecektir). Özgürleşmeyi başaracak ve devlet yapılarını (baskıcı olan) ve
kapitalizmi (sömürücü olan) alt edeceksek, çok sayıda insanı aktif katılımcılar
olarak içeren sokak düzeyindeki, meclisler gibi, konfedere yapılara dayanan
ikili bir iktidara ihtiyacımız vardır. Demokratik Konfederalizm, bu nedenle,
kolektif bir güce ihtiyacımız olduğunu, ancak bu gücün tabandaki insanların
sahip olduğu ve uyguladığı bir güç olduğunu göstermektedir.
Bu nedenle, insanlar, örneğin sokak
meclislerinden ilçe genel konseylerine gönderilirse karar verme yetkisi verilen
temsilciler olmamalıdır. Daha ziyade, alttan görev taşıyan delegeler olmalı ve
onlara görevlerini veren insanlara karşı sorumlu olmalıdır. Gerçekten katılımcı
bir ikili iktidarın inşa edilebilmesi, ancak sokak meclislerinin /
komitelerinin / komünlerin isteklerini koordine eden emredici vekalet usulünce
seçilmiş vekiller aracılığıyla yapılabilir. Yine de, bunu inşa etme görevinin
kolay olacağını düşünerek kendimizi kandırmamalıyız. Zor bir iş olacak ve zaman
alacaktır. Bununla birlikte, Güney Afrika'daki halk iktidarının yeniden inşa
edilmeye başlanması için (küçük de olsa) sosyal / topluluk hareket biçimlerinin
mevcut olduğu bir taban vardır.
Demokratik Konfederalizm kitlesel
politik eğitimin; derinlemesine düşünmeye, eleştirel analizlere, tutarlı ve
gerçekten ilerici bir ideoloji geliştirmeye dayanan hareket inşasında merkezi
olması gerektiğini göstermektedir. Güney Afrika'da eylemciler, özgürlüğü elde
edemeyen ve / veya başarısız olmuş geçmiş devrimleri taklit eden partilerin ve
sendikaların örgütlenme biçimlerini ve yöntemlerini çok sık benimsiyorlar.
Öyleyse, ders şudur ki, eğitim eleştirel düşünceyi geliştirmeli ve bunu yapmak
için geçmiş devrimleri ve nerede yanlış yaptıklarını - Güney Afrika'nın kurtuluş
mücadelesi dâhil - ve hatta kendi uygulamalarımızı ve inançlarımızı dürüstçe
eleştirmeliyiz. Güney Afrika bağlamında mücadelelere rehberlik eden net bir
ideoloji ancak eğitim, düşünme, müzakere ve tartışmalar yoluyla
geliştirilebilir. Ne yazık ki, Güney Afrika'daki bazı mücadelelerde son
zamanlarda tartışmaları, eleştirel müzakereleri ve hatta ifade özgürlüğünü
durdurma eğilimi vardır. Bu özgürleşmeye aykırıdır ve tersine çevrilmesi
gerekir.
Bu nedenle görev, eylemcilerin
birbirleri için ancak daha hayati olarak yaşadığımız alan ve sokaklardaki
insanlar için eğitim alanları ve programları inşa etmeleridir, Bir başka önemli
ders de, her düzeyde düşünme alanlarının olması gerektiğidir, çünkü düşünme
hataları sıklıkla tekrarlanır, strateji asla etkili bir şekilde geliştirilmez
ve sadece uygun taktikler kullanılır. Nitekim siyasi eğitim olmadan katılımcı,
hedefleri konusunda net, ilerici ilkeleri, değerleri ve uygulamaları olan bir
kitle hareketi olamaz
Kısaca, siyasi eğitim olmadan
özgürlük olmaz.
Demokratik Konfederalizm’den,
kadınların kurtuluşunun merkezi olması gerektiği konusunda da dersler
alabiliriz. Bu, sınıf ve ırkçılık gibi diğer konularla savaşmayı unuttuğumuz
anlamına gelmez – tüm hiyerarşiler, baskılar ve sömürüyle ideoloji ve praksis
aracılığıyla aktif olarak mücadele edilmelidir. Bununla birlikte, çok sık
olarak, yapılar, oluşumlar, sendikalar ve siyasi partiler ataerkilliği çoğaltır
ve kalıcı olarak iktidarı elinde tutan mesihler veya büyük liderler tarafından
yönetilir. Bu değişmeli ve bunu yapmak için doğrudan demokrasi ve hesap
verebilirlik gibi uygulamalara siyasi eğitim ile birlikte ihtiyaç
duyulmaktadır.
Gerçekten de, halk iktidarı içinde,
kadınların kurtuluşunun merkeziyetini zorlayabilen daha geniş bir kadın
hareketine ihtiyaç vardır. Doğrudan demokrasinin merkezi kadınlardır. Bu, bir
çeşit göstermelik organizasyon değil, tüm mücadelelerin merkezinde yer alan ve
tüm yapılara katılan bir organizasyon olmalıdır. Gerçek özgürlük, bireyin
istediğini bencilce yapma hakkı ile karıştırılmamalıdır, çünkü hepimiz özgür
olana kadar kimse özgür değildir bunun bir gerçeklik haline gelmesi için de
ataerkilliğin - sınıf ve ırkçılıkla birlikte -üstesinden gelinmesi gerekir.
Toplumda herkes hiyerarşiler ve baskılardan zarar görür- zalimler bile bu zarar
yüzünden insan olarak saptırılır- ama sadece ezilenler herkesi gerçekten
özgürleştirebilir ve bunun merkezinde işçi sınıfı kadınları vardır.
Rojava ve Güney Afrika arasındaki
fark sermayenin Güney Afrika’da yoğun olmasıdır. Rojava Demokratik Konfederalizmi’ndeki
işçiler komünlerin içindeki ekonomik topluluklar aracılığıyla örgütlenmektedir.
Güney Afrika’da işçiler sokak meclisleri/komünlerinin bir parçası olup ve bu
yapılar aracılığıyla örgütlense bile bizim durumumuzda yeterli olamayacaktır.
Burada oldukça güçlü bir kapitalist sınıf vardır, genelde kendi üretimine sahip
beyaz nüfusun az bir kısmı aynı zamanda daha az BEE** elitleridir.
Bu sınıf güçlüdür ve sınıfsal olarak
Güney Afrika devletine başkanlık eden politikacıların müttefikleridir.
Kapitalizmi ve baskıcı devlet sistemini – ve kapitalizmin eşlik eden
ırkçılığını – Güney Afrika'da yenmek istiyorsak, işçilerin işyerlerinde de
örgütlenmelerine ihtiyaç vardır. İşçiler, ücretlerini ve çalışma koşullarını
iyileştiren talepleri kazanmalı, aynı zamanda bugün karşılaştıkları hakların
erozyonunu da durdurmalıdır. Bunlar savaşmamız gereken zorlu mücadelelerdir.
Ancak işçilerin mücadeleleri sadece
günlük kavgalarla yetinemez. Daha ziyade, günlük mücadeleler boyunca,
konfederasyon meclislerine/komünlerine, konseylere ve forumlara dayanan bir
halk iktidarı altında gelecekte üretim araçlarını sosyalleştirmeyi amaçlayan
daha uzun bir mücadeleyi bilinçli olarak inşa etmeliyiz. Böyle bir ideolojik
tasavvur olmadan, bazı kazanımlara sahip olabiliriz, ancak ya özel mülkiyeti
gönülsüzce kabul etmeye ya da millileştirmeyi ummaya geri döneceğiz – devletin
işyerlerine sahip olduğu ve kontrol ettiği millileştirme, geçmiş pratiklerde
olduğu gibi işçilerin devlet tarafından ezilme ve sömürülmesine yol açmıştır.
Bununla birlikte, işçilerin bugün
örgütlenebilmesi için işyerlerinde yeni örgütlenme biçimlerine ihtiyacımız var.
Bugün sendikalar artık işçileri örgütlemek için en etkili örgüt olmadıklarını
kanıtladılar – gerçekten de, güvencesiz olan işçilerin çoğunluğunu örgütlemek
için defalarca başarısız oldular, çünkü bunu yapmaları için para ödemiyorlar.
Sendikaların çoğunluğu da partilere bağlıdır ve en iyi ihtimalle, eğer geri
döndükleri parti bir devletin (kapitalist ya da “işçi” devleti olsun) başına
geçerse, o zaman bu devletin kurtuluş getireceği konusunda yanlış bir fikre
sahiptirler– ki bu tarihsel olarak yanlış olduğunu kanıtlamıştır.
Hepsinden önemlisi, Güney Afrika'da
yeni işçi örgütlenme ve örgüt biçimleri ortaya çıkmaya başlamıştır ve bunlar da
kurtuluşun tohumlarıdır. Bunlar esas olarak işçi komiteleri ve forumlar gibi
yapılar inşa eden güvencesiz işçiler tarafından oluşturulmuştur. 2012-2013'te
çiftlik ve maden işçileri komiteleri vardı ve bugün Gauteng'deki güvencesiz
işçiler ve Doğu Kap'daki çiftlik işçileri arasında işçi forumları vardır.
Gerçekte, işçi forumlarının ve komitelerinin bu kadar önemli olmasının nedeni,
çiftlik işçileri ve madencilerinin buların aracılığıyla büyük kazançlar elde
etmiş olması ve aynı zamanda potansiyel olarak değişim tohumlarını içlerinde
taşıyor olmalarıdır. Bu nedenle, doğrudan demokrasi ve hesap verebilirlik
ilkelerine ve pratiklerine dayanan komiteler ve forumlar şeklinde daha yeni
işçi örgütleri oluşturmak eylemciler arasında bir odak noktası olmalıdır. Çok
sayıda işçi komitesini ve forumunu kurulduktan sonra, endüstriyel alan çapında
konseyler ve şehir çapında konseyler olabilecek delege sistemleri ve yapıları
aracılığıyla birleştirmeye başlamak da önemli olacaktır. Bu, bir işyerindeki
bireysel mücadelelerin kapitalistler ve devlet tarafından izole edilememesini
ve ülke genelinde işçi mücadelelerinin koordinasyonunu sağlayacaktır.
Bununla birlikte, işçi forumlarının
ve komitelerinin oluşturulmasının inişli çıkışlı bir süreç olduğunu da kabul
etmeliyiz. Örneğin, çiftlik ve maden işçisi komiteleri, devlet ve sermaye
onlara saldırdığı için kısmen çöktü. Aynı zamanda dahil olan işçilerin, -bu
yeni örgütlenme biçiminin sendikalara politik alternatifler olabileceği
tasavvuruna sahip işçilerin ideolojik açıdan azınlık olması sebebiyle- bu
yapıların nasıl güçlü olabileceğini anlayamamaları da çöküş için belirleyici
bir etkendi. Bu nedenle, sokak meclisleri / komünleri gibi, işçi forumları ve
komiteleri de işyeri zeminindeki günlük mücadelelere odaklanmalı, aynı zamanda
bizi kapitalizmin ötesine götüren ve gelecekte ekonomiyi ele geçirecek yapılar
haline gelmek için bugün inşa ettiğimiz yapıları hazırlayan bir tasavvur veya
ideolojiden etkilenmelidir. Bu nedenle forumlar ve komiteler, uzun vadede bir
toplumsallaşma süreci boyunca herkes için üretim araçları için mücadele
edebilecek ve bunları ele geçirebilecek yapılar olarak görülmelidir. Bunun için
siyasal eğitim bir kez daha merkezidir.
Devrimci bir süreç sırasında gerçek
toplumsallaşmayı sağlamak ve aynı zamanda böyle bir süreçten önce toplulukların
ve işçilerin günlük mücadelelerini birbirine bağlamak için, işçi forumlarının /
komitelerinin doğrudan sokak meclislerine / komünlere bağlanması gerekir. Sokak
meclislerinden/komünlerden ve işçi forumlarından/komitelerinden delegeleri
zorunlu kılan bir konfederasyon yapısı bunu yapmanın bir yoludur. Başka bir yol
da topluluk üyesi de olan işçileri yaşadıkları komünlerde/sokak meclislerinde
örgütlemektir. Bu sayede sokak meclisleri/komünleri ve işçi
forumları/komiteleri arasında doğrudan bağlantılar oluşturulabilir ve böylece
tek bir hareket oluşturulabilir.
Çok uzun zamandır, siyasi partiler
ve bugünün sendikaları gibi işçi ve toplum mücadelelerini bölen hiyerarşik
örgütlenme biçimlerini örnek aldık. Güney Afrika'da, geçmişte ve günümüzde işçi
sınıfı arasında ortaya çıkan sokak meclisleri/komiteleri ve işçi forumları /
komiteleri açısından organik örgütlenme biçimlerinin genişletilmesi ve bunları
konfederasyon pratiği ve yeni bir toplumun uzun vadeli tasavvuru ile
birleştirmek, bölünmüş ideolojilerin ve örgütlenme biçimlerinin ötesine
geçmenin bir yolunu sunuyor. Demokratik Konfederalizm ve Rojava, doğrudan
demokrasi yoluyla örgütlenmenin ve çeşitli yapıların birleşmesinin imkânsız
olmadığını gösteriyor- yapıldı ve mümkündür.
Ünlü bir devrimcinin bir zamanlar
söylediği gibi: kazanacağımız bir dünya var.
*Emredici
vekâlet: Seçmenlerin vekillere emir ve talimat verebildiği, istedikleri zaman
seçtikleri vekilleri görevden alabildikleri, vekillerin de seçmenlere karşı
hesap vermekle yükümlü olduğu bir temsili demokrasi biçimi.
**BEE:
Ekonomide siyah bir orta sınıf oluşturulması hedefleyen Siyah Ekonomik Güçlendirme
Programı (BEE)
https://www.calismatoplum.org/makale/guney-afrikanin-siyah-ekonomik-guclendirme-stratejisi
Bu metin ilk
olarak The International Labour Research and Information Group (ILRIG)
tarafından yayımlandı.
Kaynak: Bu metin,
“Democratic
Confederalism and movement building in South Africa” adlı metinden BEP
Ekibi tarafından çevirilmiştir.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder