Kabil’in özgürleşmesi: PKK içinde Afganistan’ın özgürlüğü üzerine tartışmalar - Firaz Amargi
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Afganistan’ı kim özgürleştirecek? 20 yıllık NATO
işgalinden sonra, şimdilik ülke tekrardan Taliban kontrolüne girecek gibi
görünüyor. (Makalenin 16 Ağustos tarihli olduğu hatırlanmalıdır-Ç.N.) Son yirmi
yıldaki toplumsal, kültürel, insani yıkım ve öngörülebilir Taliban dehşeti,
Batı kamuoyunda büyük ölçüde şaşkınlık ve umutsuzlukla yorumlanıyor. Ancak
Afganistan halkları -ülke içi veya diaspora fark etmeksizin- ülkelerini Batılı
askeri ittifaklardan ve İslamcı yöneticilerin boyunduruğundan nasıl
kurtarabilecekleri sorusuyla karşı karşıyalar. Afganistan’ın kültürel, sosyal,
politik ve jeo-stratejik öneminin tüm bölgeyi etkilemesinden ötürü bu soru,
Ortadoğu’daki tüm demokratik güçleri etkiliyor. PKK içerisinde Afganistan’ın
özgürlüğü üzerine tartışmalar 1990’lara dayanıyor ve bugün güncelliklerini hala
koruyorlar. Bu sebeple, PKK’nin tarihine bir bakış Afganistan’ın geleceğini
şekillendirmede faydalı olabilir.
PKK’deki İki Sindhi[i]
Enternasyonalist
1990’lardan itibaren PKK’ye her geçen gün daha
fazla enternasyonalist katıldı. Pek çoğu, PKK’nin deneyiminden öğrenmek ve bunu
anavatanlarında uygulamaya geçirmek amacıyla katılmıştı.[ii]
Sayıları yüzleri hatta binleri aşan bu enternasyonalist demokratlar -Türkler,
Araplar, Çerkesler, Azeriler, Ruslar, Almanlar, Ermeniler ve dahası- arasından
ikisi Sindhi[iii]
bölgesinden gelerek PKK’ye 1990’larda katılım yapmış devrimcilerdi. Şam’daki
PKK Merkezi Akademisi’nde kaldıkları aylar boyunca PKK Lideri Abdullah Öcalan
ile PKK’nin mücadelesi, sosyalizmin geleceği ve Orta Doğu’daki çeşitli
halkların durumu üzerine yoğun tartışmalara girdiler.
Abdullah Öcalan’la uzun bir konuşma sırasında, Sindhi
enternasyonalistlerden biri – PKK’deki kod ismi Mazlum’du- Afganistan’ın o
zamanki durumu üzerine değerlendirmelerini sordu. Öcalan’ın cevabındaki kısa
analiz, anahtar sorunları ve bugün özellikle öğretici olan muhtemel çözümleri
kapsıyor: “Öncelikle, Afganistan’da devrimci ideoloji olmadığını belirtmek
zorundayız. Nacibullah[iv]
Sovyetler’e tamamen bağımlıydı. Mücadelesi halkın gücüne dayanmıyordu. Tek
önemsediği Moskova’ydı. Moskova ile olan ilişkileri bozulduğunda, kendisi de
devrildi. Halkla olan ilişkisi çok zayıftı. Dahası, savaşa hazır değildi. Afganistan’daki diğer güçlerin de halkla
bağlantısı yoktu. Onlar da halka dayanmayan politikalara güvendiler. Yani,
Afgan halkı için siyaset yapmıyorlar. Tüm politikaları, eskimiş bir ideoloji adına
aşiretler ve aşiret bağlantıları için oldu. Afgan halkının tamamını tabanları
olarak hiç değerlendirmediler. Tabii ki bu halkı rahatsız etti. Taliban bu
durumdan nasıl faydalanılacağını biliyor. Ancak Taliban’ın gücü dışarıdaki
güçlerle olan ilişkilerinin de bir sonucudur. Şimdi Amerika ve Pakistan’dan
destek alacaklar. İslami bir alternatif geliştirmek istiyorlar, ki bu tamamıyla
mümkün. Eğer Afganistan’da devrimci bir gerilla örgütü geliştirilebilseydi çok
önemli şeyler başarabilirdi. Bunun gerçekleşmemesinin sebepleri gerçekten de
büyük trajedidir. Afganistan’da PKK’ninkine benzer bir çizgiyi takip eden bir
parti olsaydı, Afganistan çok önemli şeylere sahne olurdu. Şu anki haliyle,
Afganistan’daki problemler çözülmeyecektir. Sadece daha da büyüyüp devam
edecektir. Bu yüzden, bizim ideolojimiz ve politikamız halkımızın ve tüm
Ortadoğu halkının yararınadır. Halkımızın şu anki durumu diğer halklara hizmet
sunuyor. PKK gerçekten doğru temsil edilirse burada çok önemli bir alternatif
güç olacaktır. İmkânımız olsaydı, partiyle bağlantılı bir grup kurardık ve
[Afganistan'da] önemli bir rol oynayabilirdi. Şimdi tabii ki bu fırsat kaçtı.
Ancak, bunun üzerinde çalışmaya devam etmeliyiz. Neden? Çünkü başka seçenek
yok. Hataları ve zayıflıkları, Nacibullah’ın nihai trajedisi oldu. 4 yıldır
onların koruması altında. Afganistan’da pek çok sığınak var, neden oraya
[Kabil’deki Birleşmiş Milletler Merkezi] sığındı? Bu yüzden şu anda bu
durumdalar. Afganistan halkıyla hiç bağ kurmadılar ve hiç Afganistan’da
yaşamadılar. Hep başka yerlerde yaşadılar. Evet güncel durumları budur. Tabii
ki, oldukça üzücü.”
Afganistan için Umut
Batı'daki
siyasi yorumcular ve
NATO temsilcileri, Afganistan hakkında soru sorulduğunda şu anda kameralar
önünde şaşkınlık ve karamsarlık sergileyebilirler. Bu umutsuzluğun
Afganistan halkına nerdeyse hiçbir faydasının olmadığı, siyasi ve ahlaki açıdan
düşünenler için net olacaktır. Bu nedenle Afganistan’ın gençleri, kadınları ve
halklarının memleketleri için umut inşa etmeye başlamaları hayatidir. Abdullah
Öcalan’ın Sindhi enternasyonalist Mazlum’a 1996’daki konuşmanın sonunda
söylediği bugün hala geçerlidir: “PKK’nin deneyimlerinin onlar için önemli
bir güç kaynağı olduğunu gerçekten de söyleyebilirim. Eğer bazı entelektüeller
ve devrimciler PKK’nin ideolojisi ve deneyimleri üzerine çalışmalarda
yoğunlaşsalar, kendi halkları için büyük bir kudret geliştirebilirler. Pek
tabii, bunu yaparken hem sabırlı hem inatçı olmalılar.”
Kaynak: Bu makale, “The
Liberation of Kabul: Discussions
within the PKK about the Liberation of Afghanistan” başlıklı yazıdan, BiosEthosPoliticos Çeviri Ekibi tarafından çevirilmiş ve
redakte edilmiştir.
[i] Kökenleri Pakistan’a dayanan, günümüzde Hindistan ve
Pakistan’da yaşayan çoğunluğu Müslüman veya Hindu olan halk. (Ç.N.)
[ii] Abdullah
Öcalan'ın 1990'larda çeşitli enternasyonalistlerle yaptığı konuşmaları içeren bir kitap hazırlığı mevcut. Kitabın ilk olarak 2022 yılında Almanca
olarak yayımlanması bekleniyor. Bu makaledeki alıntılar bu kitaptan yapılan ön
çevirilerdir
[iii] Sindhi halkının geleneksel yerleşim yeri çoğunlukla
Pakistan sınırlarında kalmaktadır.
[iv] 1987'den 1992'ye kadar Afganistan
Devlet Başkanı. Sovyet sürgününde birkaç yıl geçirdi. 1996'da Taliban
tarafından öldürülene kadar, Kabil'de BM'nin korumasında dört yıl geçirdi.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder