İnterkomünalizm: Kara Panter Partisi'nin "Baş Teorisyeni" Huey P. Newton'un teorileri (III) - Delio Vasquez
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Makalenin birinci ve ikinci parçalarına ulaşmak için tıklayınız.
4. Kara
Panter Partisi’nin Long Durée’si: Varolmak için yeni bir sebep
1970’lere gelindiğinde federal hükümet,
birçok devlet ve belediye yönetimi hareketi dağıtmak için özel birlikleri askeri
biçimde konuşlandırarak, suikastlerle, ajanlar ve özel savaş teknikleri ile KPP’nin
tacizlerini açık savaş düzeyine yükseltmişti. Parti’nin bu zamandaki ani düşüşü
hakkındaki alışılagelmiş anlatı ve anlayışın aksine bu dönem -1971 ve yaklaşık
1982- daha çok komün benzeri Oakland şubesine ya da Siyah Özgürlük Ordusu’nun
ve Doğu Yakasına bağlı hücrelerin Orta-batı, Güney ve diğer yerlerdeki gerilla
faaliyetlerine atıfta bulunmak için kullanılsa da KPP tarihinin çoğunluğunu kapsar. Hükümetin baskısı ve
tasfiyesiyle üyelik dramatik olarak daraldıysa da Kara Panter Hareketi’nin
sayısız yinelemesi başka bir on yıl için ısrar eder haldeydi.
“Newton fraksiyonu” ya da hatalı olarak “Batı
fraksiyonu” olarak adlandırılan durumda, devletle açıkça şiddetli siyasal
çekişmeden keskin bir stratejik uzaklaşma vardı. Bunun yerine tarihsel açıdan o
zamana kadar çoğunluğun eleştirel olarak reformizm olarak gördüğü otonom
kurumları ve sosyal servis programlarını geliştirmeye doğru bir kayma vardı.
Newton’un bu konudaki duruşu hala az anlaşılsa da yalındı: “On Nokta
Programı kendi içinde devrimci olmadığı gibi reformist de değildir. Bu ‘hayati’
bir programdır. Biz, insanlar soykırım tehditi altındayız çünkü ırkçılık ve
faşizm bu ülkede ve dünyanın her tarafında şahlanmış halde.”
Newton’ın zamanın koşullarını analizinin,
onu ve Parti’yi toplumsal yeniden üretime birincil siyasal mücadele alanı
olarak yeniden odaklanmaya ve yerel otonom iktidar organlarının ideal olarak
toprağa bağlı gelişimine doğru stratejik olarak yönelttiğini düşünüyorum. Bu, Siyahların
şiddetli yoksulluğu gerçeği, Parti’nin insanların kendilerini ayakta tutmasında
öne çıkan rolünü açık hale getirdi. Eş zamanlı olarak bütün insanların
kapitalizmden koparak onun yerine yaşamlarının birincil anlamı olan Parti
örgütüne bağlayacak kurumları kurmaya çalışırken, KPP’nin 1969’da “halka hizmet
et” şiarıyla başlayan siyah ve yoksullara kaynak sağlamak için tasarlanmış
Özgür Kahvaltı programı üye alımını arttırdı. Bu durum 1971’in ortalarında
stratejik genleşmeyi işaret eden, Newton’un “yaşam boyu devrim” olarak adlandırdığı
geniş kitlelerde bir meşruluk inşa etti. Newton hapishaneden salınmadan önce bu
değişim kısmen parti tabanının yerel şubelerinde özellikle program kurucusu
David Hilliard’ın aracılığıyla kuruluş halindeydi, sorumluluk genellikle
sıradan kadın üyelerdeydi. Kara Panter Partisi açısından Siyahların yaşamı politik
bir sorundu ve mücadele edilmesi gereken şeydi.
KPP erken oluşum döneminde, örgüt yoğun
olarak Frantz Fanon’un işsizler, yarı zamanlı çalışanlar ve suça itilmiş üçüncü
dünya lümpen proleteryasının geleneksel maaşlı “işçi sınıfından” daha çok
devrimin itici gücü olabilir argümanından etkilenmiştir. Parti’nin yaşamsallığa
ilişkin bakışı topluma, mülksüzleştirilmiş, yoksullaştırılmış ve kriminalize edilmişlere,
devamlı ölüme maruz kalanlara odaklanmasında ilham olmuştur. Aynı zamanda, iş
kaybını analiz ederken, işsizliğin ve yarı zamanlı çalışmanın artışının küresel
düzeyde makineleşme ve kapitalist imparatorluğun gücünün yükselişiyle birlikte değerlendirdiler.
KPP’nin bu lümpenleşme sürecine dair analizi, James ve Grace Lee Boggs’un Racism
and the Class Struggle: Further Pages from a Black Worker’s Notebook [Irkçılık
ve Sınıf Mücadelesi: Siyah Bir İşçinin Not Defterindeki Sayfalardan Daha Fazlası]
çalışmasıyla çağdaş ve benzerdir. Bu çalışma taşradaki Siyah gençliğinin ilk ve
güncel tecrübelerinin küresel işgücünün genelde tecrübe ettiğinden kat kat fazla
olduğunu ileri sürer. ABD’de tarihsel olarak Siyah maaşlı işçiler “işe son
alınan ve işten ilk kovulan” olduğu için şu an bununla şu an yüzleşmeye
zorlanan 21. yüzyılın “beyaz işçi sınıfının” büyük bölümününe kıyasla terk
edilme psikolojisini ve maddi ölüme maruz kalma durumunu uzun zamandır çok iyi
tanıyorlardı.
Newton’un interkomünalizm teorisi, işçi olarak
kapitalizme giderek daha fazla fayda sağlamayan ve sonunda tamamen “varlığından
dönüştürülen” bir proleter “işçi sınıfı”na ne olacağı sorusuna dayanır. Newton,
eğer hayatta kalacaksak bu koşulların kendimize dair farklı kavrayışlar
geliştirmemizi zorunlu kıldığını söyler. Yani, hem ücretli iş için maddi
fırsatlar azalacak, hem de muhtemelen “işçi kimliği”, yeni bir benlik kavramının
veya “sınıf” bilincinin kurulmasını gerektirerek var olmaktan çıkabilecek. Kapitalist
toplumda “toplumun üretken bir üyesi” olarak idealize edilen, üretimle ücretli
bir ilişkisi olan sınıf bilinçli işçi figürünün artık devrimci bir anlatıda
merkezi aktör olduğu varsayılamadığı gibi, bu her şeyden önce zayıf bir iddia
olacaktır. Bununla birlikte, ücretli ya da ücretsiz tüketim araçlarına erişim
kazanılabilirse bu, hayatta kalmanın ve politik mücadelenin birincil tarzı
haline gelebilir. Newton ve Panterlerin düşüncesin şöyledir: “Bugünün
kapitalistleri, teknokrat adı verilen bir grup uzmanı işe alabilecek kadar
makine geliştirdi. Yakın gelecekte bundan daha fazlasını yapacak ve teknokrat,
proleter olarak tanımlanamayacak kadar uzmanlaşmış olacak… Doğrusu bu
teknokralar grubu o kadar büyüyecek ki bizim mevcut diğer insanların varlığını
açıklayacak bir şey yapmamız gerekecek; farklı bir tanımlama ve var olma sebebiyle
bir araya gelmek zorundayız.”
Kapitalizmde
fazlalık bir nüfusun parçası haline getirilmeye hatta aktif olarak basitçe yok
olmaya izin verilir; bu süreçte ise ırksallaştırma ve insanlıktan çıkarma el
ele gider.
Kapitalizm
altında soykırım gerçeği ister kasıtlı ister hükümetin çekilmesiyle meydana
gelmiş olsun yine de Siyah radikal solunda uzun zamandır apaçık vardı. 1951
yılında Siyah komünistler tarafından yönetilen Sivil Haklar Kongresi
organizasyonunda Birleşmiş Milletlere daha üç yıl önce imzalanmış Birleşmiş Milletler
Konvansiyonu Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi’ne dayanarak bir
dilekçe sundular. “Soykırımı Yargılıyoruz: Zenci Halka Yönelik Hükümet
Suçları” başlıklı dilekçe ABD’yi önceki yüzyılda çoklu soykırım hareketleri
yapmakla suçluyordu. Suikaste uğramasından bir yıl önce Malcolm X bu uğraşı
diriltti. Birçok yabancı devlet başkanının, ABD’nin, Afrikalı-Amerikalıların
insan haklarına karşı kullandığı şiddete karşı dava açma olasılığını kovaladı. Malcolm,
mücadeleyi devlete şikâyetleri ele alan, sivil haklara odaklanan bir
mücadeleden; insan haklarına, zamanın Üçüncü Dünya egemenliğindeki Birleşmiş
Milletler'e ve genel olarak hümanist ilkelere hitap eden bir mücadeleye
kaydırmaya çalıştı. George Jacson’ın Gözümdeki Kan’ı da soykırımı
merkezi tema yapıyordu, onun kaygısı biraz alışılagelmiş bir korkuydu: Faşizmin
ABD’deki yükselişi. Söylenen tüm şeylerle, Newton özel olarak soykırımın daha
gündelik ve normalleştirilmiş örnekleriyle ilgili kaygıya sahipti. Örneğin, Güney’deki
Siyah çocukların neredeyse hepsinin ayakkabısız olduğunu, bilişsel
gelişimlerini engelleyen paratizlere maruz kaldıklarını ve bu problemin hala
bugün devam ettiğini uzun uzun yazıyordu.
Eğer Newton’un Maoist özdeyişine bakarsak:
“Savaş kan dökülmüş siyasettir, siyaset kan dökülmemiş savaştır”; bu
söze bakılırsa, sağlık, sosyal örgütlenme ve yönetimin aslında ölüm kalım
meseleleri olduğunu dolayısıyla politik mücadelenin ne ifade ettiğini anlamış
oluruz. Newton, KPP’nin kaynaklar, bölgeler, mal akışı ve halk nezdinde
meşruluğu kontrol etmek için çarpışarak
“yok olmayı yerel düzeyde engellemesini” istiyordu. Ayrıca Newton’un kapitalist
emperyalizm (gerici interkomünalizm) analizi -“bölgesel olmayan” olarak
betimlenebilir- onun nasıl direndiğine karşı yönergesi -devrimci
interkomünalizmin nasıl oluşacağı- bölgesel kontrolün, ekonomik ve ideolojik
gücün yanında önemli olduğunu vurgular. Bu analiz Kara Panter Partisi’nin
Oakland Şubesi’ne kendisini bir enternasyonal hareketin merkezi komitesinden,
yerel, kendi kendini besleyen, kapitalist kontrole karşı bir komün ve sipere
dönüştürürken yol gösterir.
5. Oakland Komünü ve
Özgürleştirilmiş Bölgeler
1971’de
Oakland merkezli Merkezi Komite, yeniden yapılanma için KPP’nin bölgesel şubelerini
zor yoluyla kapatmaya başladı ve yerellerdeki liderleri Oakland merkezli şubeyi
desteklemesi için topladı. Newton’un büyüyen tekil ve otoriter liderliği
altında, Oakland Şubesi daha fazla tıbbi klinik, ücretsiz giyim
programları, ücretsiz yiyecek dağıtımları ve birkaç özgürleştirilmiş okul açmak
dahil olmak üzere sosyal hizmet odaklı programlarının kapsamını ve etkisini
genişletmek için çarpıcı değişiklikler yaptı. Az bilinen şey, KPP’nin çoğunluğu
Bay Area’da olan 21 mülk üzerinde kontrol sağladığıdır. Kendi fabrikalarını
kontrol etme planlarını geliştirmiş ve hatta o zamanlar konteynır tonajı
açısından dünyanın en büyük ikinci limanı olan Oakland Limanı’nı kontrol etmek
için çabaladılar.
Öncesinde
tümünü reddetikleri Siyah iş yerleri ve Siyah kiliseler gibi kurumlarla yeniden
ilişki kurmaya başladılar. Bu yeni strateji, Newton’un diyalektik materyalist
mantığıyla canlandırıldı. Parti zamanın koşullarını analiz ederek söz konusu
nüfusu eylemlerinde taraf seçmeye zorlayana kadar kimin dost veya düşman
olabileceğini yeniden değerlendirmeye çalıştı. Bu şekilde, KPP Siyah iş
sahiplerinin Siyah kimliğini sadece Parti’ye kaynak elde etmek için değil, aynı
zamanda düzenli bir gelir kaynağı elde etmek için güçlendirdi. Öncelikle Siyah
dayanışmasına başvurarak desteklerini talep eden veya ısrarcı olan durumdaydı
ardından gerektiğinde toplulukla birlikte ekonomik baskıyı kullanmak için boykotlar
örgütledi.
Eğer
bu yöntem başarısız olursa, KPP rıza göstermeyi reddeden iş yerlerini talepleri
yerine getirene kadar tehdit edecek, şiddet yöntemiyle zorla yaptırmayı seçecek
ya da onları “halk düşmaları” olarak afişe edecekti. Bu durumda, KPP doğal
olarak kendisini halk olarak tanımlıyor ve iddia ediyordu, bunun yanında
“halkın” istekleri adına hareket eden öncü olarak görüyordu. KPP,
kapitalistlerle olan bu ilişkileri güçlendirmeyi amaçlarken, yine de
nihayetinde “kapitalizmde kurtuluş olmadığını” savundu. Newton'un konumu, elit
küresel kapitalistlerin egemen gücüne bağlı olan gerici interkomünalizmde,
Siyah burjuvazinin aslında çoğunlukla güçsüz olduğuydu; -“bir fantezi
burjuvazisi ve bu, beyaz burjuvazinin çoğu için de geçerlidir”- böylece yardımcı
ve kullanışlı olabilirler şeklindeydi.
Mart 1972’de KPP Ulusal Sosyal Haklar
Örgütü, kiliseler ve yerel çetelerle açık bir şekilde interkomünalist praksisle
birlikte topluluğun kontrolünü amaçlayan ilişkileri güçlendirmek için üç gün
süren “Siyah Toplumu Hayatta Kalma Konferansı”nı düzenledi. Bu konferansta
ayrıca hem ilk Afrikalı-Amerikalı büyük partinin başkan adayı olan Shirley
Chisholm'un katılımı hem de önemli ölçüde, BPP Başkanı Bobby Seale'nin KPP'nin
topluluk kurullarından belediye başkanlığına kadar çeşitli görevlere aday göstermeye
başlayacağını duyurması açısından önemliydi. Fark ettiğim kadarıyla KPP’nin 1972
ve 1975 arasındaki seçim kampanyaları, belki de gerçekten de en iyi şekilde
açıkça reformist olarak anlaşılmalıdır. Genel olarak bu dönemdeki çabalar, Leninist
anlamda “ikili iktidar” kurmaya değil, Parti’yi siyasi olarak daha anlaşılır
hale getirmeye ve Oakland sakinleri için hayatı iyileştirmeye yöneliktir. Bu
kampanyalar Newton'un net ifadesiyle çelişiyor gibi görünür. Nisan 1971 gibi
geç bir tarihte, KPP'nin hiçbir zaman göreve aday olmayacağını söylemişti.
Ancak bu tartışmada en çok yankılanan şey, KPP'nin tarihindeki bu dönemin hala
ana akım akademisyenler tarafından yeterince kuramsallaştırılmamış olmasıdır.
1974’te bu seçim kampanyasının başarısız
olmasından sonra Parti üyeliği sayısı Özgür Okullara Kayıtlı öğrenciler hariç, çarpıcı
bir şekilde 100 üyeye kadar daraldı ve örgütsel yapı tamamen dönüştürüldü.
“Kara Panter Partisi’nin komünal yaşam” kaygısıyla ilgili Newton şunu söyler: “Grubun
yakınlığı ve ortak amaç duygusu bizi uyumlu, işleyen, insanlara acı çektiren
koşulların yok edilmesi için çalışan bir bedene dönüştürüyor. Birliğimiz bizi
sistemden taviz vermediğimiz noktaya getiriyor; aile hayatının yakınlığı ve
sevgisi, acımasız koşullara rağmen yaşama isteğimiz var. Bilinç, bir durumun
kontrolüne yönelik ilk adımdır. Grup olarak kendimizi özgür hissediyoruz; bizi
rahatsız eden şeyi biliyor ve harekete geçiyoruz.”
Direncine
karşın, Oakland Şubesi’nin 1974 ve 1982 arasındaki zayıflığı birçok yönden 20.
yüzyılın diğer sol komünlerinde görülen tipik zayıflıktı. Bütün üyelerin
düzenli olarak “öz-eleştiri ve öz-eğitim” ile meşgul olması gerekiyordu. KPP’nin
İnsan Oğlu Tapınağı’nda, çalışma kotalarını karşılamak ve kurtuluş okulunda tüm
öğrenciler için zorunlu ortak yurt vardı. Özellikle cinsiyetçi çok eşlilik ve
cinsiyete dayalı şiddet nadir görülen şeyler değildi. İç disiplini sağlamak
için her türden fiziksel şiddet sıklıkla kullanıldı. Newton’un teorik olarak en
az disiplinli ama en cesur metni “Kilise İlişkisi Üzerine”, kendisi ve Eldridge
Cleaver arasında geçen ihtilaflı durum zirveye ulaştığı zaman yazılmıştı. Newton, hayatta kalma programlarının
asgari işçilik maliyetleriyle karşı karşıya kalacağını, çünkü Parti’nin
üyelerini ücretsiz çalışmaya zorladığını açıklıyordu. Bu
yaklaşımla tutarlı olarak özellikle Maoist bir tavırla, Newton'un yayınlanmış ilk
yazı koleksiyonundan bir kapak sayfası basitçe şöyle der: “Kara Panter Partisi
halk için bir öküzdür.” Söylemeye gerek yok, ilerici veya devrimci bir örgütün
bu tür içsel baskıcı dinamikler geliştirmesi gerçeği, tipik ve haklı olarak,
suçlamaları kışkırtmak için yeterlidir. Bununla birlikte, daha da önemlisi,
ahlakçı eleştiriler, bu tür dinamikleri üreten siyasi gerçeklerin analizini
ilerletmek için tipik olarak çok az şey yapar.
Aynı zamanda, cinsiyetçiliğe karşı güçlü
yazılarına rağmen, bir birey olarak Newton, Parti’nin öncesindeki ve
sonrasındaki hayatının çoğunu -ABD’de birçok erkeğin cinsiyetinin
gereklilikleri ve sınırlamalarıyla deneyimlediği- hem şehir içi şiddet
dinamikleri hem de zararlı erkeklik dinamikleri tarafından sürekli yeniden
üretilen bir ortamda geçirdi. Bu dinamikler, KPP’nin karşıtları tarafından Parti’nin
illegal siyasetiyle eşitlenmiştir. Modern “suçluluk” kavramı, büyük ölçüde yoksulların
güçlü siyasi çekişme ve mücadele biçimlerini gizlemeye çalışmıştır. Kısmen
bugün, illegal direniş siyasetinin gelişmesine izin veren maddi koşulların ilk
etapta modern toplumda baskıyı destekleyen bazı yapılara bağlı olduğu gerçeği
gözardı edilmiştir.
1974’te Kathleen Smith’i öldürme iddiasından
sonra Newton kaçıp Küba’da kendini sürgün etmiş ve burada 3 yıl kaldı.
Dönmesinin ve beraat etmesinin üzerine bu sefer akademiye sığındı, 1980’de doktorasını
alana kadar okuluna devam etti. Ancak, bu süre zarfında hükümetin teşvikiyle Siyah
toplumu bir bütün olarak vuran narkotik bataklığı Newton'u 1980'ler boyunca
rahatsız etti. 1971’de Newton’un hücre hapsinin ezici etkileriyle ve FBI'ın iyi
ayarlanmış psikolojik taciziyle kasıtlı olarak şartlandırılmış olan paranoyası
arttı ve sonuçta ortaya çıkan siyasi otoriterliği giderek daha belirgin hale
gelip zamanla kötüleşti. Newton'un sağlığındaki bu düşüş ancak daha sonra tamamen açıklığa kavuşacak
olsa da, Newton'un zihinsel durumunun KPP'nin 1972'de tasfiye etme ve ulusal
bölümleri küçültme politikasını etkilediğini öne sürmek pek de cüretkar olmaz.
Newton’un teorik tutarlılığa olağanüstü
bağlılığına rağmen, interkomünalizm teorisinin tüm mantıksal durumlarını kabul
ettirmede başarısız olduğu söylenebilir. Kara Panter Partisi üyeleri ve
ittifakları ulus-ötesi artışla suikaste uğradı ve devletin askeri saldırılarına
maruz kaldı. Merkez Komite ve Newton, hareketin kendini aşırı zorladığı ve yer
üstü askeri operasyonlara “çok erken” maruz kaldığı sonucuna vardı. Bu nedenle,
diğerlerine kıyasla, Oakland Şubesi ulusal şubelerle anlaşılabilir ilişkiler
kurmaya çalıştı, onları zorla kapattı, liderlerini Oakland için çalışması için
ülkenin çeşitli yerlerine yeniden atadı ve kapatılmayı reddeden şubelere
desteğini çekti. Bununla birlikte, az sayıda KPP şubesi açık söylemek gerekirse
basitçe Oakland Şubesi’nin ürünüydü. Birçok KPP şubesi Oakland Şubesi’nin sınırlı
maddi yardımıyla kendiliğinden kurulmuştu; bazıları tarihsel olarak KPP’nin
kendisinden önce gelmiş ve yerel başarıları takip ederek Panter isimini ve
sembollerini almıştı. Bazı örgütler KPP’yle siyasal yakınlıklar paylaşıp onun
yazılarını satmış ama gerçek anlamda partiye katılmamışlardı; ve bir şube -New
York- Oakland’ın orijinal kollarından daha fazla üye sayısına sahipti. Bu
örgütlerin tasarlanması bir ulusal örgütün şubelerinden çok, gerici
interkomünalizme karşı özgürleştirilmiş alanlar olmayı isteyen yerel
parçalanmış hareketlerdi. Böylece Oakland Şubesi’nin bu bölünmüş şubelerin
hepsinin üstünde otorite inşa etmesi, KPP’nin, 1970’de dayanışmasını açıkladığı
Güney Vietnam’ın Ulusal Özgürlük Hareketi’ne benzer bir otorite inşa edecekti. Midwest'deki
saha koşulları, New York’takilerden daha da farklı olan Oakland'dakinden farklıydı
ve muhtemelen hepsi farklı strateji ve taktiklere ihtiyaç duyacaktı.
Newton’un bütün “ulusal” şubeler üzerinde
otorite iddia etmesiyle, kendi teorisi interkomünalizmin temelde eleştirdiği
ulus-devletin sınırları konusundaki tuzağın ta kendisine düştüğü söylenebilir.
Bu yerel çatışma bölgeleri, Oakland Şubesi “müdahale” etmese özgürleşmiş
alanlara dönecekti demiyoruz. Yine de bu yerel örgütlerin herhangi birinin
mücadelesinin düşüncesini interkomünalizm açısından varsaymalıyız. Yine de,
Newton’un teorisine göre ikisini de yapmak zorunda değillerdi. Burada
sorulardan biri de Newton’un teorisinin küresel imparatorluğun kalbine yakın
var olmuş bu (inter) komünler için özel ya da farklılaşmış direniş stratejisi
gerektirip gerektirmediğidir. Açık olan şey, Oakland Şubesi bazı yerel
şubelerin, ek olarak FBI ve yerel polisin kendisini hedef tahtasında bulduğu
başka bir siyasal birleşim için pratik işlevini bitirmiştir.
6. Bugün
“Devrimci
interkomünalizm ve Marx'ın çok uzaklarda, tarihin ‘sonunda’ casusluk yaptığı
iyi anarşi, dünyevidir; bu dünyaya aittir.”
Newton’un interkomünalizm düşüncesinin vücut
bulmuş hali, sayısız konuşma, söyleşi ve Şubat 1971’de “Siyah Topluluk Haber
Servisi”nden “İnterkomünal Haber Servisi”ne dönen Panter gazetesinin katkısıyla
etrafa yayılmıştır. Besenia Rodriguez “Çok Yaşa Üçüncü Dünya Birliği! Çok
Yaşa İnterkomünalizm: Huey P. Newton’un İnterkomünalist Devrimciliği” çalışmasında
gazetelerden hareket etmiş ve onlarla diğer arşivsel materyaller kadar iyi
meşgul olmuştur. Bunlar hala, mevcut olan, çağdaş kurtuluş mücadeleleri hakkında
düşünenlere çok şey sunmaktadır. Birincisi, Newton'un eski enternasyonalistler kuşağınınkinden farklı bir
şekilde ulus-devletin ötesinde strateji oluşturma konusundaki ısrarı, bugün
ulus-devletin sınırları içinde “demokratik sosyalizm” peşinde koşmanın
sınırlamaları ve sorunları ile mücadele edenler için yankı uyandırmalıdır. Newton, örneğin San Diego merkezli
örgütlerin veya hareketlerin New York City'dekiler yerine Tijuana merkezli
örgütler ve hareketlerle daha üretken dayanışmalar geliştirip
geliştiremeyeceğini yeniden gözden geçirmemizi isteyebilir. San Diego ve New
York City, bazı siyasi inançları ve belki de federal yasalar tarafından
dayatılan maddi sınırlamaları paylaşabilirken, ekonomik akışlar, topluluk
bileşimi ve ana dil gibi diğer dinamikler, siyasi olasılıkları belirlemek için
bir ya da iki örgütün yasal sınırın aynı tarafında bulunmasından daha önemli
olabilir.
Newton’un
analizi, ulusal devrimler gittikçe başarısız olurken geçen on yılda yükselen ve
iyi kötü devam eden devletsiz ya da proto devletli politik hareketleri -Meksika’daki
Zapatistalar ya da Batı Kürdistan (Rojava) gibi- anlamamızda yardımcı olabilir.
Devletin içinde veya devleti aşan otonomi politikasını kovalayan bir bilince
kayış Michoacan ve Hizbullah’tan, ulus-ötesi çetelere ve IŞİD’e kadar siyasi
yelpazedeki örgütlerin bir tür özerklik siyaseti arayışına yönelik bilinçli
değişim çabalarını kimliklendirmemizi de sağlar. Diğer durumlarda, hareketler
kendilerini açık olarak ulus-devlet içindeki ayrılıkçılığa karşı ya da içinde kabul
eder şekilde ifade ettiler. Robin DG Kelley, görünüşte “diyalektik” bir tarzda
yazılmış yakın tarihli bir yazıda, belediye seçimlerinin özerk bir güç temeli inşa etmeye çalışan
yerel hareketlere fon aktarmada bir yol olarak kullanıldığı Jackson-Kush Planı’nın
bir sonucu olan Mississippi merkezli Jackson İşbirliği'nin stratejik
yaklaşımını övdü. Kelley'nin dili, Newton'un bazı sözlerini yansıtır gibi görünür:
“Başka bir deyişle, hayatta kalma ve yeni demokratik kurumların yaratılmasıyla
ilgili endişeler, gücü birleştirebilir ve şehri sürdürülebilir bir geleceğe
doğru taşıyabilir.”
Yine de, maddi pratikler ya da “yaşam
biçimleri”, mevcut küresel koşullar altında radikal dayanışmanın tek pratik
zemini olsa da, “sınıf bilincinin” bir kitle tabanı aracılığıyla nasıl
geliştirileceği meselesi hâlâ bir soru olarak kalıyor. Bununla birlikte,
insanların radikal değişimi takip etmek için nasıl motive edilebileceği ve fikirlerin
gerici interkomünalizm altında nasıl dolaşabileceği sorusu da Newton'dan
kaçmadı. To Die for the People [İnsanlar
İçin Ölmek] kitabının önsözünde Elaine Brown şöyle açıklıyor: “İnterneti
tanıyacak kadar uzun yaşamamasına rağmen, Huey, teknoloji dünyayı daha da
yakınlaştırdıkça, dünya insanlarının kendi ortak zulümlerini tanımaya ve bu
zulüm etrafında birleşmeye hazır olacağını savundu.” General Petraeus ve
Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın ayaklanma karşıtı kıdemli danışmanı David
Kilcullen, bilginin kendisini devlet-dışı aktörlerin, savaşın, suçun ve direniş
politikasının hem bulanık hem de ulus-ötesi olduğu modern dünyada kendi
çıkarına kullanabileceği özellikle “yumuşak bir hedef” olarak tanımlar. Tunus
Devrimi'nden önceki yıllarda “olası olmayan” dayanışmaların, sosyal medya
aracılığıyla spor holiganları ve radikal solcu hackerlar arasında nasıl
kurulduğunu; kitleselleşmeyi, ayaklanmaları ve şiddetli çatışmaları sokaklara
ve devlete yönelik yoğun saldırılara taşıyan siyasi bilinç biçimlerinin
oluşturulmasına ve yayılmasına nasıl yardımcı olduğunu belirtir. Ama bu aynı
zamanda, para birimi ve kaynaklar üzerinde bir çekişme alanı olarak dijital
alanın artan canlılığı hakkında hiçbir şey söylemez. 1960'larda Kara Panter
Partisi'nin Siyah dini topluluklar, üniversite öğrencileri, Vietnam gazileri,
işsiz sokak gençleri ve çete üyeleri arasında beslediği mantığa aykırı
dayanışmalar, sınıfı oluşturan şeyin tam olarak ne olduğuna dair daha sınırlı
bir anlayışta ısrar eden soldaki birçok kişiyi rahatsız etti. Newton'a göre,
diyalektik materyalizme uygun olarak, sınıflar, sömürü ve baskının maddi
koşullarının bir sonucu olarak, “karşıt çelişkiler” nüfusları yeni biçimlerde ve
yeniden böldükçe tarihte ortaya çıkar ve yok olurlar.
Kaynak: Bu çeviri, BiosEthosPoliticos Çeviri Ekibi tarafından “Intercommunalism: The Late Theorizations of
Huey P. Newton, ‘Chief Theoretician’ of the Black Panther Party” başlıklı
yazıdan Türkçe’ye çevirilmiş ve redakte edilmiştir.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder