Devlet-PKK çatışmasında Türk paramiliterleri - Ayhan Işık

  Ayhan Işık [i] Özet Bu makale, Türk devletinin paramiliter örgütlerinin zaman içindeki dönüşümüne ve bu örgütlerin muhaliflere, özellikle Kürtlere, karşı “kullanışlı” bir araç olarak nasıl kullanıldığına odaklanmaktadır. Paramiliter gruplar, yaklaşık kırk yıldır devam eden Türk devleti ve PKK arasındaki çatışmaların ana aktörlerinden biridir. Bu gruplar, 1980’den beri, özellikle savaşın yoğun olduğu zamanlarda bazen yardımcı kuvvet olarak, bazen de ölüm timlerine dönüşerek, PKK’yi desteklediği düşünülen Kürt sivillere karşı faili meçhul cinayetler, zorla kaybetmeler ve yargısız infazlarda resmi ordu güçlerinin yanında  kullanılmışlardır. Yazıda, Türk devlet elitlerinin bu aparatı yalnızca iç siyasette değil, Orta Doğu’da ve Kafkasya’daki çatışmalarda kullandığını hatta devletin bu paramiliter geleneğini Batı Avrupa’ya kadar genişlettiğini tartışacağım. Paramiliter Örgütlerin Oluşumu Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden bu yana yüz yıldan fazla bir zamandır, farklı Kürt siyasal hareke

Kürdistan özelinde Türkiye'nin paramilitarizm tarihi - I



Modern Devletin Karanlık Perdesi: Paramiliter Gruplar ve Paramilitarizm

Paramiliter gruplar ve paramilitarizm, Kürdistan’da ve Türkiye’de 90’lardan bu yana hep tartışılageldi. Devletin içerisinde yuvalanmış suç örgütleri olarak işleyen bu yapılar, “devletin bekası”nı korumak adına katliam yapmaktan geri durmadılar. Bunu yaparken ise, daima üzerlerine bir cezasızlık zırhı geçirildi. Ancak son dönemlerde sıkça tartışıldığı üzere, devletin kullanışlı birimleri olan bu gruplar kendi içerisinde de farklı bir denge barındırmakta. Yeri geldiğinde çıkar çatışması yaşayıp, birbirleriyle mücadeleye girmekteler, hatta tasfiye edilmekteler. Gazeteci Barış Balseçer, bu karmaşık suç örgütlenmelerini, 90’lardan günümüze aldığı biçimiyle araştırmacı-tarihçi Dr. Ayhan Işık’la konuştu.

Paramiliter ve paramilitarizm nedir? Kavramsal olarak hangi dönemde tanımlanmış ve kullanılmışlardır?

İki kelimeden oluşan paralimiterdeki “para”; ötesinde yanında veya arkasında gibi anlamları olan bir kelimedir. “Militer veya militarizm” ise silahlı birlikleri tanımlayan bir ifade. Paramiliter genelde “silahlı birliklerin yanında olan, onlarla birlikte hareket eden” anlamına gelir. Kavram daha açık bir ifadeyle yarı ve gayri resmi devlet yanlısı silahlı gruplar için kullanılır. Karakter olarak paramiliter gruplar elbette çok uzun bir tarihe sahiptir. Fakat terim, 1930’lu yıllarda Hitler yanlısı gruplar için kullanılan bir ifadedir. Literatürdeki kullanımı sıklıkla İkinci Dünya Savaşı sonrasıdır.

Paramilitarizm, devletin çeşitli dönemlerde anayasal olarak tanımladığı güvenlik güçleri dışında gruplar oluşturup veya var olan kimi grupları belli amaçlar doğrultusunda kullanmasıdır. Bu yapılar ordunun, polisin hiyerarşisi içerisinde değildirler. Devlet bu grupları belli bir strateji çerçevesinde harekete geçirir.

Doktora tezinizde paramiliter grupları yarı ve de gayri resmi olarak ele aldınız.  Yarı resmi ve  gayri resmi paramiliter gruplar hangileridir ve bu kategorizasyonu neye göre belirlediniz?

Yarı resmi (semiformal) ve gayri resmi (informal) benzeri ifadeler parmilitarizm literatüründe yer alıyor. Türkiye örneğinden yola çıkarak doktora tezimde bunları yeniden kategorize etmeye çalıştım. 90’lı yılları ele alarak köy koruculuğu ve özel timleri yarı resmi gruplar olarak tanımladım.

Örneğin özel tim, polis departmanının altında oluşturulan bir gruptur. Normalde bu grup üyeleri devlet memurudur ama özel timin ideolojik yaklaşımları, işe alım süreçleri, gerçekleştirdikleri şiddet türleri yasalara uygun değil. Resmi bir kuruma bağlı alt birim olmasına rağmen eylemleri gayri resmidir.

Korucular da bu gruba dahildir. Devlet 1924’lerde çıkardığı Köy Kanunu’yla “her köye bir korucu” sistemi kurmuştur. PKK silahlı mücadele başlatınca, devlet bu Köy Kanunu’nu 1985 yılında yeniledi ve koruculuğu daha sistematik bir hale getirdi. Ama Köy Koruculuğu ordu ve polisin hiyerarşisi içerisinde yer almıyor. Jandarma’ya bağlılar ama jandarmanın hiyerarşisi içerisinde de değiller.

Konuyla ilgili çalışan birçok akademisyen onları geç Osmanlı dönemindeki Hamidiye Alayları’na benzetiyorlar. Sistem yasal olarak kurulmuştur ama devletin güvenlik hiyerarşisinin hiçbir yerinde yer almıyorlar. Dolayısıyla bu iki grubu yarı resmi olarak tanımlamak mümkün. JİTEM ve Hizbullahı ise gayri resmi gruplar olarak tanımladım.

 Bu grupların öncelikli görevi nedir?

Paramiliter gruplar devletler arası savaşlarda kullanılsalar da, genellikle iç çatışmalar ve iç savaşlar sırasında aktif hale getirilirler. Bu gruplar genel itibariyle silahlı muhalif gruplarla çatışmaktan çok onları destekleyen sivillerle aralarındaki bağı koparmayı misyon edinirler. Yani ağırlıklı olarak sivilleri, silahlı yada siyasi mücadele sürecinde toplumu örgütleyen, topluma öncülük eden kişileri hedeflerler.

Bu grupların yönetilip, yönlendirildiği bir merkez bulunuyor mu?

Birkaç yönlendirme merkezi olabiliyor. Fakat  paramiliter grupları paralı askerlerden, diğer silahlı birliklerden ayıran temel nokta ideoloji ve devletle bağıdır. İdeolojik olarak devlet elitleri ile benzer fikirlere sahip silahlı gruplar kurulup kullanılıyor. Aynı ideolojiye sahip olmaları (Jitem ve Özel Tim gibi), belli bir stratejinin parçası olarak kurulmaları (koruculuk gibi) nedeniyle paramiliter grupları parçası oldukları stratejilerini, eylemlerini devletle ilişkili şekilde ele almak gerekiyor. Ama devletin dışında yerellerde kurulan bazı çeteler, gruplar da var.  Bu gruplar bağımsız şekilde ortaya çıksa bile devletin belli bir stratejisi üzerinden hareket edebiliyorlar ya da oraya doğru yönlendiriliyorlar. Tam da bu noktada Hizbullah’a bakmak gerekiyor.

Hizbullah komple “biz bu savaşta devletin yanındayız” diye örgütsel bir karar mı aldı yoksa Hizbullah içerisinde karar alma mekanizmasındaki bazı kişiler, örgütü devletin bu stratejisine mi kattı bilemiyoruz. Ama ideolojik olarak PKK’ye karşı olduklarını çok net biliyoruz. Dolayısıyla paramiliter grupları kuran veya yönlendiren devlet elitleri ile ‘ortak düşmana’ karşı birleştiler. Bu bazen yasal kılıfla bazen de yarı resmi ya da gayri resmi yöntemlerle yürütüldü.

Peki paramiliter gruplar kendi aralarında farklılaşıyor mu?

Paramilitarizm kendi içerisinde birkaç farklı grubu barındırır. Paramiliter gruplar 10 kişiden oluşan ölüm timlerinden 10 binlerce kişiden oluşan milis gruplarına kadar, oldukça geniş bir spektruma sahip, hem sayı hem de nitelik olarak çok farklı kategorilerde ele alınan; modern devletler için çok işlevsel şiddet araçlarıdır.

Son dönemde ABD’deki seçim sürecinde sokaklarda silahlarla dolaşan Trump taraftarları da aslında paramiliter gruplardı. İngilizcede “vigilante” yani kendi başına kanun ve kural koyan gruplar ‘paramilitarizm’ içerisinde değerlendiriliyor. Amerika’daki bu gruplara vigilante gruplar diyebiliriz.

Vigilante, devlet ve hükümet yanlısı milisler, ölüm timleri nitelikleri farklı olan gruplardır. Ölüm timleri dediğimiz gruplar (Death Squad) az sayıda kişiden oluşurlar. Ölüm timlerine de JİTEM örnek verilebilir. Çok daha radikal gruplardır ve öldürmekte kullanılırlar. Vigilante dediğimiz gruplar ise ağırlıklı olarak muhalif bir grup ya da gruplar üzerinde baskı kurmak amacıyla kullanılırlar. Pogrom ya da yerel katliamlarda ve devlet yanlısı eylemlerde öne sürülen gruplardır. Devletin çeşitli sorunları olduğunu, bu sorunların halledilmesi gerektiğini ve bu amaçla "devlete destek olmalıyız" diye düşünen gruplar “vigilante” örneklerdir. Kendi başlarına ya da devletin içerisinde resmi olmayan networklerle misyonlar edinip harekete geçiyorlar. Trump taraftarları Almanya’daki neo-naziler ve ülkücü gençlik gibi...Milisler ise Kuzey Kürdistan’daki köy korucularına benzer gruplardır.

Paramiliter grupların kullanımı ile “şiddet tekeli” arasındaki bağ nedir? Devlet şiddet kullanma tekeline sahip midir?

Max Weber devleti, “şiddet kullanma tekeline sahip bir güç” olarak tanımlar  ve Weber’in bu tanımına dayanılarak “modern devlet” tanımlanır. Tanım devletin tanımlarından sadece birisidir fakat devletin şiddet kullanma tekeli ve bunun meşruluğu genel bir kabul görür. Devlet ve şiddet aygıtlarını kullanma, bunun meşruluğu vb konular oldukça tartışmalıdır. Son dönemlerde buna ilişkin önemli tartışmalar ve eleştiriler de var, devlet şiddet kullanma tekeline sahip değildir, “devlet bazen bu şiddet kullanma tekelini çeşitli gruplarla paylaşır veya bazen taşeron gruplara devreder” üzerinden literatürde çeşitli tartışmalar yapılıyor. Paramiliter şiddeti bu son dönem tartışmaları içerisinde değerlendirebiliriz.

Anayasa, toplumun kendi ve devletle arasında bir konsensüsü olduğundan, sanki toplum devlete şiddet tekelini belli kurumlar üzerinden vermiş gibi anlaşılıyor. Oysa bu bir yanılsamadır. Ulus–devletin kendisi nasıl ki yaratılmış hayali bir yapı ise, “şiddet kullanma tekeli” tanımı da hayalidir. Ulus–devleti, yani modern devlet şiddetinin komplike halini yeterince tanımlayan bir tanım değildir. Modern devletin şiddeti kullanma repertuarı çok daha geniş ve karmaşıktır.  Kısaca “şiddet tekeli” modern devletin şiddet ilişkisini tam açıklayamıyor.

Paramiliter grupların 'devletin şiddeti kullanma mekanizması' içerisinde yeri var mı?

Weber’in tanımının yetersizliğine rağmen paramiliter gruplar, genel itibariyle modern devletin şiddet kullanma meşruiyetine sahip yasal kurumları içerisinde olmaması gereken gruplardır. Çünkü devletlerin ordusu, polisi ve şiddet kullanma yetkisi verilmiş resmi birimleri bulunuyor. Devlet polise ve orduya yasal çerçevede “şiddet kullanma” yetkisini zaten veriyor.

Ama kimi zaman devletin bambaşka gruplarla işbirliği içerisine girdiğini görüyoruz.

Demokratik rejimlerden totaliter  olanlarına tüm rejimler bu tür yapıları kullanıyor. Bazen devlet bu grupları kendi eliyle oluştururken, bazen de zaten var olan çeşitli grupları kendi amaçları doğrultusunda kullanır. Paramiliter gruplar, devlet yanlısı gruplardır. Ağırlıklı olarak devletin ya da rejimin taraftarı olan sağcılardan oluşturulan ekiplerdir. Fakat sosyalizm ile yönetilen ülkelerde de bu gruplar mevcuttur. Dolayısıyla paramilitarizm kapitalist ya da sosyalist ülkeler ayrımından çok, modern devlete içkin bir kavram ve aparattır.

Paramilitarizm neden ulus–devlet ya da “modern devlet” ile birlikte tanımlanıyor?

Modern devlet; sınırları belli, şiddet kullanma tekelini belli grupların elinde tuttuğu, ekonomik sınırları belli olan ulus–devlet formudur. Ülkeyi, teritoryayı tanımlayan bir çok kriterin yeniden oluştuğu bir süreçtir modern devlet. Öncesinde korsanlar, eşkiyalar, paralı askerler yani farklı farklı silahlı gruplar bulunuyor. Örneğin 1500 – 1800 yılları arasında İngilizlerin dünyanın farklı yerlerinde çeşitli korsan gruplarla çalıştığı biliniyor. Korsanları günümüz kavramlarıyla tanımladığımızda, devletlerle işbirliği yaptığı ölçüde günümüzdeki paramiliter gruplara benzerdir. Fakat modern devlet yani ulus–devlet dediğimiz yapı çok daha farklı bir süreçtir. Burada devletin anayasal bir tanımı var. Bundan dolayı devletin resmi organları dışında silah kullanan grupları “paramiliter” olarak tanımlıyoruz. Fakat bazı ülkelerde paramiliter gruplar resmi olarak da silahlı birliklerin hiyerarşisi içerisindedir.

Dünyada kullanılan paramiliter gruplara örnek verirseniz.

Kuzey İrlanda’daki protestan paramiliter gruplarla İngiltere’nin ilişkisini literatürde çok net görebiliyoruz. Eski emekli İngiliz askerlerinin bu grupları silahlandırdığı, silah eğitimi verdiği ve yönlendirdikleri biliniyor. 1960’lı yıllarda Fransa da Cezayir’de benzer grupları kullandı. Kısaca demokratik ya da diktatörlükle yönetilsin birçok devlet bu aparatı kullanıyor.

Yapılan niceliksel bir araştırmada 1981 – 2007 arasındaki dönemde iç savaşların yüzde 88’inde üç yüzden fazla paramiliter grubun kullanıldığı ifade edilmektedir. Yani aslında demokratikleşmiş ülkelerden en totaliter devletlere kadar paramiliter grupların kullanılma alanları ve gerekçeleri global ölçekte değerlendirilecek bir durumda.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Erkek nedir? - Atakan Mahir

Rojava'da Devrim ve Demokratik Komünal Ekonomi - Ferîk Özgür

Devrim ve Kooperatifler: Rojava Ekonomi Komitesi'yle geçirdiğim zaman üzerine düşünceler (I) - Rojava Enternasyonalist Komünü