Kürdistan özelinde Türkiye'nin paramilitarizm tarihi - II
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Osmanlının
son döneminden Türkiye'nin kuruluşuna: Paramiliter Grupların Kuruluşu ve
İdeolojik Zemin
Osmanlı özelinden ele aldığımızda Hitler öncesinde paramiliter olarak tanımlanmayıp, işlevsel olarak paramiliter diyebileceğiniz gruplar kullanıldı mı?
Paramilitarizm
kavramsal olarak 1930’larda Hitler destekli gruplar için kullanılmıştır ama
öncesine baktığımızda, örneğin 1891’de Abdülhamit tarafından kurulan Hamidiye
Alayları da bu karakterdedir. Geç dönem Osmanlı’da Hamidiye
Alayları ve Fedai Birlikleri paramiliter grup olarak kuruldu ve kullanıldı.
Sonrasında Teşkilat-ı Mahsusa var.
Rusların
Kazaklardan kurduğu gruplar örneğinden yola çıkılarak kurulan Hamidiye
Alayları, İttihat Terakki’nin iktidarı 1909’da
ele geçirmesinden sonra ismi değiştirilerek Aşiret Alayları’na
dönüştürüldü. Formatında küçük değişimler yapılsa da fonksiyonu aynıdır. Elde
ettiğim bir kaynağa göre Cumhuriyet’in ilanından 5 yıl sonra yani 1928’deki bir askeri
törende bile silahlı birlikler
tanımlanırken hala Aşiret Alayları’ndan bahsedilir.
1913 – 1914’lerde ise Enver Paşa tarafından
Teşkilat-ı Mahsusa kurulur. İttihat Terakki bir siyasi partidir ama Teşkilat-ı
Mahsusa o dönem kurulan gizli bir örgüt ve o dönemin paramiliter bir grubudur.
Daha öncesinde kurulmuş olan Fedai Birlikleri’nden yola çıkılarak
oluşturulmuştur.
Teşkilat-ı
Mahsusa’nın metindeki ismi “Umûr-ı
Şarkıyye Dairesi’dir”. İmparatorluk 1913-1914 yıllarında, Balkan Savaşları
yenilgisinden sonra yüzünü batıdan doğuya çevirir ve bu paramiliter yapıları
kurmuştur.
Neden?
Çünkü bu
dönemde Kürtlerde bir aydınlanma süreci başlamış ve ayrıca Ermeniler de ulusal
talepler doğrultusunda örgütlenmişlerdir. İmparatorluk Balkanları kaybetmiştir.
Birinci Dünya Savaşı devam ediyor ve Osmanlı devleti Ruslarla savaştadır. Dönemin
yöneticilerinde Doğu’yu da kaybetme korkusu hakim. Homojen Türk ve Sünni
kimlikli bir ulus yaratma temel bir neden olmakla birlikte, Ermeni Soykırımı,
imparatorluğun doğusu elimizden gidecek korkusuyla da gerçekleştirilmiştir.
1914 – 1916 yıllarında ise imparatorluğun farklı yerellerinde Genç Osmanlı
Dernekleri adıyla, Teşkilat-ı Mahsusa ile ilişkili 700’den fazla yerel grup
kuruluyor. Bu paramiliter gruplar “rezerv güç” olarak savaşa hazırlanıyor.
Yereldeki paramiliter grupları kurma fikri nereden ortaya
çıkıyor?
Teşkilat-ı
Mahsusa’nın organize ettiği yerellerdeki paramiliter grupları kurma fikri Alman
ve Belçikalı askeri uzmanlardan geliyor.
Cumhuriyetin ilanı öncesi ve tek partili dönemde kurulan veya
kurulmuş olup kullanılan paramiliter gruplar hangileridir? Dönemin Kürt
Serhıldanlarının bu grupların kuruluşundaki etkisi nedir?
1912 - 1913 Balkan
Savaşları’ndan sonra büyük bir Müslüman göç gerçekleşir. Gelenler farklı bölgelere
yerleştirilir. Balkanlardan gelen bu gruplardan etraftaki Rum köylerinin taciz
edilmesi, göç ettirilmesi amacıyla çeşitli çeteler oluşturulur.
Osmanlı’nın 1918’deki
yenilgisi ve Cumhuriyet’in kurulduğu 1923’e kadarki ara dönemde Topal Osman gibi yerel birçok çete bulunuyor ama
döneme damgasını vuran kişi Topal Osman’dır. Topal Osman o dönem Pontus Rum
olan Doğu Karadeniz’de ve Koçgiri’de katliamlar yapıyor. Meclisin ilk kurulduğu
zamanlarda Topal Osman’ın bahsedilen bölgelerde çok ciddi katliamlar yaptığıyla
ilgili tartışmalar da yürütülür. Mustafa Kemal ile Topal Osman’ın o dönem görüşüp
anlaştığından kimi kaynaklar bahseder. Daha sonra Cumhurbaşkanlığı Muhafız
Alayı’nın başına getirilir. 1923’te ise kontrolden çıktı denilerek, diğer bir
ifadeyle misyonunu tamamladığı düşünülerek öldürülür.
1923 – 1950 yılları
arasındaki tek partili dönem, aynı zamanda Koçgiri (1921), Şeyh Said (1925),
Ağrı (1926 – 1930) gibi Kürtlerin ulusal nitelikli isyanlar dönemidir. Bu
isyanlar Kürtlerin uluslaşmaya dair geç kalmış tepkileriydi. İsyanlar büyük
katliamlarla sonuçlandı. Bu süreçte devlet yerellerde kendisiyle işbirliği
içerisinde olan Kürt aşiretlerinden müteşekkil çeşitli milisler kullandı. Tek
parti sürecinde ağırlıklı olarak Kürt isyanlarını bastırmaya yönelik devlete
bağlı milisler kuruluyor, var olanlar kullanılıyor.
Aşiretlerden
oluşturulan bu milisler ne amaçla kullanıldı?
Yeni bir Cumhuriyet ve
yeni bir ordu var ama bu yeni ordunun Kürdistan coğrafyasını bilmesi veya
Kürdistan’a hakim olmasının çok imkanı yoktu. Yerellerdeki eşkiyalardan ama
ağırlıklı olarak da devletle işbirliği içerisinde olan ya da çeşitli
tekliflerle devlet tarafına çekilmiş aşiretlerden oluşturulan milis güçler,
bölgeye dair ciddi bilgileri devlete vermiştir. 1925’ten 1938 Dersim Soykırımı’na
kadar farklı silahlı milisler kullanıldı.
Cumhuriyet’in
kuruluş dönemindeki eğitim sistemi nasıl bir içeriğe sahipti?
Cumhuriyet eğitim
müfredatında tamamen militarist bir eğitimi esas almıştır. Bu eğitim grupları
üzerinden Halkevleri, Türk Ocakları gibi farklı kurumlar kuruluyor. Bu
kurumlarda dönemin İtalya ve Almanya’daki faşist siyasal yönetimleri örnek
alınarak toplumun militarize edilmesini esas alınıyor.
Eğitim seferberliği
adıyla kurulan Türk ocakları ve halkevleri gibi kurumlar paramiliter birer grup
değiller ama toplumun, özellikle gençlerin militarize edilmesinde önemli
katkıları olmuştur.
Yine benzer biçimde
özellikle asimile edilmesi gereken nüfusun yaşadığı yerlerde yatılı okullar açılıyor.
Lisans tezimi bu konu üzerine yazmıştım, toplumsal mühendislik olarak yatılı
bölge okulları diye. Bu okullar, okuldan çok orada okuyan öğrenciler tarafından
askeri kışla olarak adlandırılıyorlar.
Yani bu dönem devletin
eğitim sisteminin, devletin gençliği yetiştirme mekanizmasının militarizasyonu var.
Bunu aynı zamanda ‘toplumun paramilitarizasyonu’ olarak da algılamak yerinde
olacaktır. Çünkü bu eğitimden geçen siviller aslında zihinsel olarak birer
askerdirler. Böyle bir toplum yaratılıyor.
Bu
dönemde kurulan Köy Enstitüleri
paramiliter yapılanma mı, yoksa başka bir amaçla mı kuruldular?
Köy Enstitüleri, hala
Türkiye’deki bazı sosyalist gruplar tarafından solcu olarak değerlendiriliyor.
Oysa toplumun, gençliğin Kemalistleştirilmesinde, Köy Enstitüleri’nin rolü bahsedilen
kurumlarla aynıdır.
Buradaki amaç daha çok
mesleki eğitimdir ama Kemalist militarist eğitim sisteminin bir parçasıdır.
Kemalizm her tarafa ulaşmak istiyor ve kırsal bölgelere Köy Enstitüleri
üzerinden ulaşıyor.
Köy Enstitüleri, kırsalı
sisteme, cumhuriyete entegre etme projesidir. İlk zamanlarda işlevini gördü.
Ciddi anlamda kırsalı Kemalizme entegre etti. Bu kurumlardan planladıkları
fikriyatın dışında kimi olumlu ve amaçlananın dışında örnekler/bireyler çıkmaya
başlayınca, 1950’lerin başlarında Demokrat Parti sürecinde kapatıldılar.
CHP'nin
iktidarda olduğu tek partili dönemden çok partili döneme geçişte devlet
yönetiminde ne gibi bir değişim oldu?
Tek partili dönemde her
şey CHP’nin kontrolü altındaydı. CHP devlet idi. 1946’da Türkiye’de sistem
değişti ve çok partili sisteme geçildi. Fakat CHP iktidarı 1950’de de DP’nin
seçimleri kazanması ile son buldu. Bu dönemde devlet kurumları içerisinde bir
kırılma, çatallanma oluştu. Dolayısıyla kendilerini devletin asıl sahipleri
olarak gören eski devlet elitleri (özellikle ordunun öncülüğünde) bir tarafta,
çok partili sistem ile hükümet olan partiler diğer tarafta ikili bir yönetim
oluştu.
Soğuk savaş dönemi,
NATO’nun kuruluşu...Uluslararası konjonktüre bağlı olarak kurulan paramiliter
gruplar var mı?
Soğuk Savaş,
kutuplaşmanın net şekilde yaşandığı bir dönemdir. NATO bu yıllarda kuruldu.
Türkiye bu süreçte kendisini Batı blokunda konumlandırdı. Batı tarafında yer
almak ve NATO üyesi olmak, ordudan eğitime kadar birçok alanda dönüşümü
içeriyordu. Bu süreçte orduların yapıları da değişiyor. Türkiye o dönem
içerisinde Türkeş’in de olduğu bir çok subayı ABD’ye gönderiyor. Gelenlerin bir
kısmı Kore Savaşı’nda yer alır. Yeniden yapılanma süreci, 1947’lerden 1952’ye
kadar devam etmiştir. Aynı dönemde NATO öncülüğünde Komünizmin engellenmesi amacıyla
gizli örgütler kurulması kararı alınır. Gladio dediğimiz gruplar kurulur.
Türkiye’de ilk ismi
Seferberlik Tetkik Kurulu olan ve 1960’ların ortalarında ismi değiştirilen Özel
Harp Dairesi kurulur. Özel Harp
Dairesi’nin ismi 1991 yılında Özel Kuvvetler
Komutanlığı’na dönüştürüldü. Bu gizli silahlı örgütün eski komutanlarından
Kemal Yamak anılarında, Özel Harp Dairesi’nin Amerika yani NATO’nun ekonomik ve
fikri desteğiyle kurulduğunu söyler. 1975 yılında, Kıbrıs işgali sonrasında
dönemin başbakanı olan Ecevit’in bile bu gruptan haberi yoktur. Dolayısıyla bu
grup da devlet tarafından uzun bir süre inkar ediliyor ya da eylemlerinin
sorumluluğu kabul edilmiyor. Oysa Özel Harp Dairesi’nin eski komutanlarından
emekli general Sabri Yirmibeşoğlu, sonradan inkar etse de 1955’teki 6-7 Eylül
Pogromu için “Çok iyi organize edilmiş Özel Harp işidir” demiştir.
Özel Harp Dairesi’nin
Türkiye siyaseti üzerinde ne gibi etkisi oldu? Nasıl bir misyon üstlendi?
Türkiye’de 1952’lerden
1990’lara kadar gerçekleşen bir çok olayda bu grubun çok belirleyici bir
rolünün olduğu birçok gazetecilik ve Türkiye dışından bazı akademik
çalışmalarda dile getiriliyor. Özellikle gazete kaynaklarında bu konuya denk
geliyoruz. Ama Türkiye’de akademide bu konuyu çalışmanın pek imkanı yok.
SSCB’nin yıkılması ile
birlikte NATO üyesi bir çok Avrupa ülkesi paramiliter grupları tasfiye etti.
Türkiye ise yarı ya da gayri resmi olan bu paramiliter grubu, resmi askeri bir
birime dönüştürdü. Türkiye’de 50’li yıllardan sonra paramilitarizmin
karakterini ağırlıklı olarak şekillendiren bu gruptur. Komünist ‘tehdit’e karşı
kuruluyor ama sadece Komünizme karşı kullanılmıyor. Devletin kendisi için
tehdit olarak gördüğü (Aleviler, Kürtler, öğrenci gençlik hareketleri,
sendikalar gibi) hemen hemen herkese karşı bu grup kullanılmıştır.
Normalde ABD 1970’lerin
ortasına kadar bu grubun parasını ödedi. Türkiye’nin Kıbrıs İşgali sonrası bu
ödenek kesildi. Ecevit’in haberinin o
dönem olduğu bir örgütten bahsediyoruz. Komutanları, komutan yardımcıları
genelkurmaya bağlı yarı veya gayri resmi bir yapılanmada ve askeri hiyerarşi
içerisinde yer alan bir örgüttür. Fakat eylemleri ve kurumun kendisi oldukça
kapalı. O yüzden yarı resmi veya gayri resmi diyorum. Resmiyetle, yasalarla
kurduğu ilişkiden dolayı bu grubu, “paramiliter” olarak tanımlıyorum. Silahlı,
diğer paramiliter gruplara örnek teşkil eden, eğiten, devlet siyasetine
1950’lerden beri hakim bir gruptur.
50’li yıllar sonrasında
kurulan yeni paramiliter gruplar var mı? Bu dönemde kurulan bu grupları
örgütleyen siyasi bir yapı bulunuyor mu?
60’lar ve 70’lerde
Türkiye’de Komünizmle mücadele dernekleri, Akıncılar derneği gibi legal
siyasetin yanında yasal olarak ortaya çıkmış partilerin (silahlı) gençlik
grupları, Ülkücü Gençlik, İslamcı grupların milis ve paramiliter yapılanmaları
bulunuyordu.
Türkiye’de 1968’lerden
itibaren Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi
tarafından “Komando Kampları” kurulur. CKMP 1969’da ismini değiştirerek MHP
oldu. 1968 – 70 yılları arasında 26 yerde, 70’lerin sonlarına kadar ise
Türkiye’nin çok farklı bölgelerinde, fakat genelde Kürdistan’ın dışında Komando
Kampları’nı kurulmuştur. Bu kamplarda ideolojik ve silahlı eğitimin yanı sıra
karate gibi fiziksel eğitimler de verildi.
Türkiye, 1975 – 1980
yılları arası bir sağ – sol çatışmalar dönemidir. Aynı dönem Kürt Hareketi’nin
solda yer alsa da kendisini Türkiye Solu’ndan ayrıştırdığı bir süreçtir. Bu
çatışmalarda sağcı gruplar çok ciddi bir şekilde Komando Kampları’nda yetişen ülkücü,
milliyetçi gençleri bahsedilen muhalif gruplara karşı kullandı diyebiliriz. Bu
dönemi, MHP yani Ülkücü Gençlik içerisinde yer alan insanların anılarına
bakarak da anlamak mümkün. Bu kişilerin bir yerlerde eğitildiği, devletin
vurucu gücü olarak yetiştirildiği ve 1975 – 1980 yılları arasında ciddi anlamda
kullanıldıkları söylenebilir. 70’lerde eğitilen bu kişilerin bir kısmının 90’lı
yıllarda Kürdistan’da Özel Tim olarak konumlandıkları basında ve anılarda yer
alıyor.
Birinci bölüm.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder