Devlet-PKK çatışmasında Türk paramiliterleri - Ayhan Işık

  Ayhan Işık [i] Özet Bu makale, Türk devletinin paramiliter örgütlerinin zaman içindeki dönüşümüne ve bu örgütlerin muhaliflere, özellikle Kürtlere, karşı “kullanışlı” bir araç olarak nasıl kullanıldığına odaklanmaktadır. Paramiliter gruplar, yaklaşık kırk yıldır devam eden Türk devleti ve PKK arasındaki çatışmaların ana aktörlerinden biridir. Bu gruplar, 1980’den beri, özellikle savaşın yoğun olduğu zamanlarda bazen yardımcı kuvvet olarak, bazen de ölüm timlerine dönüşerek, PKK’yi desteklediği düşünülen Kürt sivillere karşı faili meçhul cinayetler, zorla kaybetmeler ve yargısız infazlarda resmi ordu güçlerinin yanında  kullanılmışlardır. Yazıda, Türk devlet elitlerinin bu aparatı yalnızca iç siyasette değil, Orta Doğu’da ve Kafkasya’daki çatışmalarda kullandığını hatta devletin bu paramiliter geleneğini Batı Avrupa’ya kadar genişlettiğini tartışacağım. Paramiliter Örgütlerin Oluşumu Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden bu yana yüz yıldan fazla bir zamandır, farklı Kürt siyasal hareke

Kürdistan özelinde Türkiye'nin paramilitarizm tarihi - II




Osmanlının son döneminden Türkiye'nin kuruluşuna: Paramiliter Grupların Kuruluşu ve İdeolojik Zemin 


Osmanlı özelinden ele aldığımızda Hitler öncesinde paramiliter olarak tanımlanmayıp, işlevsel olarak paramiliter diyebileceğiniz gruplar kullanıldı mı?

Paramilitarizm kavramsal olarak 1930’larda Hitler destekli gruplar için kullanılmıştır ama öncesine baktığımızda, örneğin 1891’de Abdülhamit tarafından kurulan Hamidiye Alayları da bu karakterdedir. Geç dönem Osmanlı’da Hamidiye Alayları ve Fedai Birlikleri paramiliter grup olarak kuruldu ve kullanıldı. Sonrasında Teşkilat-ı Mahsusa var.

Rusların Kazaklardan kurduğu gruplar örneğinden yola çıkılarak kurulan Hamidiye Alayları, İttihat Terakki’nin iktidarı 1909’da  ele geçirmesinden sonra ismi değiştirilerek Aşiret Alayları’na dönüştürüldü. Formatında küçük değişimler yapılsa da fonksiyonu aynıdır. Elde ettiğim bir kaynağa göre Cumhuriyet’in ilanından 5  yıl sonra yani 1928’deki bir askeri törende  bile silahlı birlikler tanımlanırken hala Aşiret Alayları’ndan bahsedilir.

1913 – 1914’lerde ise Enver Paşa tarafından Teşkilat-ı Mahsusa kurulur. İttihat Terakki bir siyasi partidir ama Teşkilat-ı Mahsusa o dönem kurulan gizli bir örgüt ve o dönemin paramiliter bir grubudur. Daha öncesinde kurulmuş olan Fedai Birlikleri’nden yola çıkılarak oluşturulmuştur.

Teşkilat-ı Mahsusa’nın metindeki ismi  “Umûr-ı Şarkıyye Dairesi’dir”. İmparatorluk 1913-1914 yıllarında, Balkan Savaşları yenilgisinden sonra yüzünü batıdan doğuya çevirir ve bu paramiliter yapıları kurmuştur. 

Neden?

Çünkü bu dönemde Kürtlerde bir aydınlanma süreci başlamış ve ayrıca Ermeniler de ulusal talepler doğrultusunda örgütlenmişlerdir. İmparatorluk Balkanları kaybetmiştir. Birinci Dünya Savaşı devam ediyor ve Osmanlı devleti Ruslarla savaştadır. Dönemin yöneticilerinde Doğu’yu da kaybetme korkusu hakim. Homojen Türk ve Sünni kimlikli bir ulus yaratma temel bir neden olmakla birlikte, Ermeni Soykırımı, imparatorluğun doğusu elimizden gidecek korkusuyla da gerçekleştirilmiştir. 1914 – 1916 yıllarında ise imparatorluğun farklı yerellerinde Genç Osmanlı Dernekleri adıyla, Teşkilat-ı Mahsusa ile ilişkili 700’den fazla yerel grup kuruluyor. Bu paramiliter gruplar “rezerv güç” olarak savaşa hazırlanıyor.

Yereldeki paramiliter grupları kurma fikri nereden ortaya çıkıyor?

Teşkilat-ı Mahsusa’nın organize ettiği yerellerdeki paramiliter grupları kurma fikri Alman ve Belçikalı askeri uzmanlardan geliyor.

Cumhuriyetin ilanı öncesi ve tek partili dönemde kurulan veya kurulmuş olup kullanılan paramiliter gruplar hangileridir? Dönemin Kürt Serhıldanlarının bu grupların kuruluşundaki etkisi nedir?

1912 - 1913 Balkan Savaşları’ndan sonra büyük bir Müslüman göç gerçekleşir. Gelenler farklı bölgelere yerleştirilir. Balkanlardan gelen bu gruplardan etraftaki Rum köylerinin taciz edilmesi, göç ettirilmesi amacıyla çeşitli çeteler oluşturulur.

Osmanlı’nın 1918’deki yenilgisi ve Cumhuriyet’in kurulduğu 1923’e kadarki ara dönemde  Topal Osman gibi yerel birçok çete bulunuyor ama döneme damgasını vuran kişi Topal Osman’dır. Topal Osman o dönem Pontus Rum olan Doğu Karadeniz’de ve Koçgiri’de katliamlar yapıyor. Meclisin ilk kurulduğu zamanlarda Topal Osman’ın bahsedilen bölgelerde çok ciddi katliamlar yaptığıyla ilgili tartışmalar da yürütülür. Mustafa Kemal ile Topal Osman’ın o dönem görüşüp anlaştığından kimi kaynaklar bahseder. Daha sonra Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nın başına getirilir. 1923’te ise kontrolden çıktı denilerek, diğer bir ifadeyle misyonunu tamamladığı düşünülerek öldürülür.

1923 – 1950 yılları arasındaki tek partili dönem, aynı zamanda Koçgiri (1921), Şeyh Said (1925), Ağrı (1926 – 1930) gibi Kürtlerin ulusal nitelikli isyanlar dönemidir. Bu isyanlar Kürtlerin uluslaşmaya dair geç kalmış tepkileriydi. İsyanlar büyük katliamlarla sonuçlandı. Bu süreçte devlet yerellerde kendisiyle işbirliği içerisinde olan Kürt aşiretlerinden müteşekkil çeşitli milisler kullandı. Tek parti sürecinde ağırlıklı olarak Kürt isyanlarını bastırmaya yönelik devlete bağlı milisler kuruluyor, var olanlar kullanılıyor.

Aşiretlerden oluşturulan bu milisler ne amaçla kullanıldı?

Yeni bir Cumhuriyet ve yeni bir ordu var ama bu yeni ordunun Kürdistan coğrafyasını bilmesi veya Kürdistan’a hakim olmasının çok imkanı yoktu. Yerellerdeki eşkiyalardan ama ağırlıklı olarak da devletle işbirliği içerisinde olan ya da çeşitli tekliflerle devlet tarafına çekilmiş aşiretlerden oluşturulan milis güçler, bölgeye dair ciddi bilgileri devlete vermiştir. 1925’ten 1938 Dersim Soykırımı’na kadar farklı silahlı milisler kullanıldı.

Cumhuriyet’in kuruluş dönemindeki eğitim sistemi nasıl bir içeriğe sahipti?

Cumhuriyet eğitim müfredatında tamamen militarist bir eğitimi esas almıştır. Bu eğitim grupları üzerinden Halkevleri, Türk Ocakları gibi farklı kurumlar kuruluyor. Bu kurumlarda dönemin İtalya ve Almanya’daki faşist siyasal yönetimleri örnek alınarak toplumun militarize edilmesini esas alınıyor.

Eğitim seferberliği adıyla kurulan Türk ocakları ve halkevleri gibi kurumlar paramiliter birer grup değiller ama toplumun, özellikle gençlerin militarize edilmesinde önemli katkıları olmuştur.

Yine benzer biçimde özellikle asimile edilmesi gereken nüfusun yaşadığı yerlerde yatılı okullar açılıyor. Lisans tezimi bu konu üzerine yazmıştım, toplumsal mühendislik olarak yatılı bölge okulları diye. Bu okullar, okuldan çok orada okuyan öğrenciler tarafından askeri kışla olarak adlandırılıyorlar.

Yani bu dönem devletin eğitim sisteminin, devletin gençliği yetiştirme mekanizmasının militarizasyonu var. Bunu aynı zamanda ‘toplumun paramilitarizasyonu’ olarak da algılamak yerinde olacaktır. Çünkü bu eğitimden geçen siviller aslında zihinsel olarak birer askerdirler. Böyle bir toplum yaratılıyor.

Bu dönemde kurulan Köy Enstitüleri  paramiliter yapılanma mı, yoksa başka bir amaçla mı kuruldular?

Köy Enstitüleri, hala Türkiye’deki bazı sosyalist gruplar tarafından solcu olarak değerlendiriliyor. Oysa toplumun, gençliğin Kemalistleştirilmesinde,  Köy Enstitüleri’nin rolü bahsedilen kurumlarla aynıdır.

Buradaki amaç daha çok mesleki eğitimdir ama Kemalist militarist eğitim sisteminin bir parçasıdır. Kemalizm her tarafa ulaşmak istiyor ve kırsal bölgelere Köy Enstitüleri üzerinden ulaşıyor.

Köy Enstitüleri, kırsalı sisteme, cumhuriyete entegre etme projesidir. İlk zamanlarda işlevini gördü. Ciddi anlamda kırsalı Kemalizme entegre etti. Bu kurumlardan planladıkları fikriyatın dışında kimi olumlu ve amaçlananın dışında örnekler/bireyler çıkmaya başlayınca, 1950’lerin başlarında Demokrat Parti sürecinde kapatıldılar.

CHP'nin iktidarda olduğu tek partili dönemden çok partili döneme geçişte devlet yönetiminde ne gibi bir değişim oldu?

Tek partili dönemde her şey CHP’nin kontrolü altındaydı. CHP devlet idi. 1946’da Türkiye’de sistem değişti ve çok partili sisteme geçildi. Fakat CHP iktidarı 1950’de de DP’nin seçimleri kazanması ile son buldu. Bu dönemde devlet kurumları içerisinde bir kırılma, çatallanma oluştu. Dolayısıyla kendilerini devletin asıl sahipleri olarak gören eski devlet elitleri (özellikle ordunun öncülüğünde) bir tarafta, çok partili sistem ile hükümet olan partiler diğer tarafta ikili bir yönetim oluştu.

Soğuk savaş dönemi, NATO’nun kuruluşu...Uluslararası konjonktüre bağlı olarak kurulan paramiliter gruplar var mı?

Soğuk Savaş, kutuplaşmanın net şekilde yaşandığı bir dönemdir. NATO bu yıllarda kuruldu. Türkiye bu süreçte kendisini Batı blokunda konumlandırdı. Batı tarafında yer almak ve NATO üyesi olmak, ordudan eğitime kadar birçok alanda dönüşümü içeriyordu. Bu süreçte orduların yapıları da değişiyor. Türkiye o dönem içerisinde Türkeş’in de olduğu bir çok subayı ABD’ye gönderiyor. Gelenlerin bir kısmı Kore Savaşı’nda yer alır. Yeniden yapılanma süreci, 1947’lerden 1952’ye kadar devam etmiştir. Aynı dönemde NATO öncülüğünde Komünizmin engellenmesi amacıyla gizli örgütler kurulması kararı alınır. Gladio dediğimiz gruplar kurulur.

Türkiye’de ilk ismi Seferberlik Tetkik Kurulu olan ve 1960’ların ortalarında ismi değiştirilen Özel Harp Dairesi kurulur. Özel Harp Dairesi’nin ismi 1991 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığı’na dönüştürüldü. Bu gizli silahlı örgütün eski komutanlarından Kemal Yamak anılarında, Özel Harp Dairesi’nin Amerika yani NATO’nun ekonomik ve fikri desteğiyle kurulduğunu söyler. 1975 yılında, Kıbrıs işgali sonrasında dönemin başbakanı olan Ecevit’in bile bu gruptan haberi yoktur. Dolayısıyla bu grup da devlet tarafından uzun bir süre inkar ediliyor ya da eylemlerinin sorumluluğu kabul edilmiyor. Oysa Özel Harp Dairesi’nin eski komutanlarından emekli general Sabri Yirmibeşoğlu, sonradan inkar etse de 1955’teki 6-7 Eylül Pogromu için “Çok iyi organize edilmiş Özel Harp işidir” demiştir.

Özel Harp Dairesi’nin Türkiye siyaseti üzerinde ne gibi etkisi oldu? Nasıl bir misyon üstlendi?

Türkiye’de 1952’lerden 1990’lara kadar gerçekleşen bir çok olayda bu grubun çok belirleyici bir rolünün olduğu birçok gazetecilik ve Türkiye dışından bazı akademik çalışmalarda dile getiriliyor. Özellikle gazete kaynaklarında bu konuya denk geliyoruz. Ama Türkiye’de akademide bu konuyu çalışmanın pek imkanı yok.

SSCB’nin yıkılması ile birlikte NATO üyesi bir çok Avrupa ülkesi paramiliter grupları tasfiye etti. Türkiye ise yarı ya da gayri resmi olan bu paramiliter grubu, resmi askeri bir birime dönüştürdü. Türkiye’de 50’li yıllardan sonra paramilitarizmin karakterini ağırlıklı olarak şekillendiren bu gruptur. Komünist ‘tehdit’e karşı kuruluyor ama sadece Komünizme karşı kullanılmıyor. Devletin kendisi için tehdit olarak gördüğü (Aleviler, Kürtler, öğrenci gençlik hareketleri, sendikalar gibi) hemen hemen herkese karşı bu grup kullanılmıştır.

Normalde ABD 1970’lerin ortasına kadar bu grubun parasını ödedi. Türkiye’nin Kıbrıs İşgali sonrası bu ödenek kesildi. Ecevit’in  haberinin o dönem olduğu bir örgütten bahsediyoruz. Komutanları, komutan yardımcıları genelkurmaya bağlı yarı veya gayri resmi bir yapılanmada ve askeri hiyerarşi içerisinde yer alan bir örgüttür. Fakat eylemleri ve kurumun kendisi oldukça kapalı. O yüzden yarı resmi veya gayri resmi diyorum. Resmiyetle, yasalarla kurduğu ilişkiden dolayı bu grubu, “paramiliter” olarak tanımlıyorum. Silahlı, diğer paramiliter gruplara örnek teşkil eden, eğiten, devlet siyasetine 1950’lerden beri hakim bir gruptur.

50’li yıllar sonrasında kurulan yeni paramiliter gruplar var mı? Bu dönemde kurulan bu grupları örgütleyen siyasi bir yapı bulunuyor mu?

60’lar ve 70’lerde Türkiye’de Komünizmle mücadele dernekleri, Akıncılar derneği gibi legal siyasetin yanında yasal olarak ortaya çıkmış partilerin (silahlı) gençlik grupları, Ülkücü Gençlik, İslamcı grupların milis ve paramiliter yapılanmaları bulunuyordu.

Türkiye’de 1968’lerden itibaren Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi tarafından “Komando Kampları” kurulur. CKMP 1969’da ismini değiştirerek MHP oldu. 1968 – 70 yılları arasında 26 yerde, 70’lerin sonlarına kadar ise Türkiye’nin çok farklı bölgelerinde, fakat genelde Kürdistan’ın dışında Komando Kampları’nı kurulmuştur. Bu kamplarda ideolojik ve silahlı eğitimin yanı sıra karate gibi fiziksel eğitimler de verildi.

Türkiye, 1975 – 1980 yılları arası bir sağ – sol çatışmalar dönemidir. Aynı dönem Kürt Hareketi’nin solda yer alsa da kendisini Türkiye Solu’ndan ayrıştırdığı bir süreçtir. Bu çatışmalarda sağcı gruplar çok ciddi bir şekilde Komando Kampları’nda yetişen ülkücü, milliyetçi gençleri bahsedilen muhalif gruplara karşı kullandı diyebiliriz. Bu dönemi, MHP yani Ülkücü Gençlik içerisinde yer alan insanların anılarına bakarak da anlamak mümkün. Bu kişilerin bir yerlerde eğitildiği, devletin vurucu gücü olarak yetiştirildiği ve 1975 – 1980 yılları arasında ciddi anlamda kullanıldıkları söylenebilir. 70’lerde eğitilen bu kişilerin bir kısmının 90’lı yıllarda Kürdistan’da Özel Tim olarak konumlandıkları basında ve anılarda yer alıyor.


Birinci bölüm.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Erkek nedir? - Atakan Mahir

Rojava'da Devrim ve Demokratik Komünal Ekonomi - Ferîk Özgür

Devrim ve Kooperatifler: Rojava Ekonomi Komitesi'yle geçirdiğim zaman üzerine düşünceler (I) - Rojava Enternasyonalist Komünü